Ziya Dalkılıç

Ziya Dalkılıç


Ülkücü Şehidimiz Ahmet KERSE

30 Ocak 2025 - 15:26

Ahmet Kerse Kimdir?

Ülkücü Şehidimiz Ahmet Kerse Gaziantep’in Oğuzeli ilçesine bağlı Yeşildere Köyü’ndendi.
Şehidimiz Kerse, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin idam ettiği Ülkücü Ağabeylerimizdendir.
Tutuklu bulunduğu Gaziantep Cezaevi’nin infaz bahçesinde 31 Ocak 1983 tarihinde idam edilen şehidimiz henüz 25 yaşındaydı.
Gaziantep Eğitim Enstitüsü Fizik Kimya Biyoloji Bölümü son sınıfında okuyan Şehidimiz çok başarılı bir öğrenciydi.
Okulunu bitirip öğretmen olmak istiyor, geleceğe dair planlar yapıyordu.
Gaziantep’te vukudan dolayı ismi geçmiş darbeciler tarafından 1980 yılı Şubat ayında Kilis’te yakalanıp cezaevine götürülmüş, ağır işkence altında ifadesi alınmıştı.
Adana Cezaevi ve daha sonra Gaziantep E tipi Cezaevine getirilmiş burada 4 yıl hapis yatmıştı.
Temmuz 1981 tarihinde 12 Eylül İhtilal Mahkemeleri tarafından idam cezasına çarptırıldı.

İdam Süreci ve Ailesi:

‘’ Ailesinden hiç kimse ile görüştürülmeden gece saat 04: 13 de asılan Şehidimizin Ağabeyi Şaban Kerse; kefenlenmeden ve cenaze namazı kılınmadan eşofmanlarıyla birlikte defnedilmişti, defnedildiği yeri çok zor öğrendim diyordu.
Ülkücü Şehidimiz Ahmet Kerse’nin Ağabeyi Şaban Kerse;
Kardeşim asılırken bizden hiç kimseye haber vermediler.
Gecenin bir yarısında kaldırıp, son bir isteği olup olmadığını sormuşlar.
O da abdest alıp namaz kılmak istemiş.
Daha sonra bizden kimseyi göremeyince, ‘aileme haber vermediniz mi?’ demiş.
Astıktan sonra gecenin bir yarısı Gaziantep mezarlığına götürüp kimsesiz gibi eşofmanlarıyla gömmüşler.

Bir parça kefeni çok görmüşler.
Hakim Cemal Aksoy vardı.

Çalıştığım yerden dolayı tanıyordum.
Yanına gittim, görüştüm.
Dirimizi vermediniz, ölümüzü verin dedim, Nöbetçi binbaşıdan şartlı imzalı izin aldım.

Cenazemizi gömdükleri yerden çıkardım.
Annem bayıldı.
Biz cenazeyi yıkarken alay komutanının emriyle askerler evin bahçesinde bekledi.
Daha sonra kefenleyip, namazını kıldık, şu an Oğuzeli’nde yatıyor.’’

Şehidimiz Ahmet Kerse’nin kaleminden şiiri:

“Yine bir sabaha karşı hücremde
Gözlerimde nem, kollarımda zincir
Önümde demir parmaklık, etraf dikenli tel
Ümit yok, hürriyet için gönlümü almış sel
İdam mahkûmu olmuşum, git ve gel
Zincire vurulan ben Antepli Ahmet.”


Şehidimiz Ahmet Kerse’nin şehit edilme süreci:

İnfaz tutanağına göre, Şehidimiz Ahmet Kerse ‘Ben gecenin bu saatinde kaldırılıp buraya getirilmemin nedenini ilk başta, yani uyandırıldığım anda hissettim.
Keza; bir gün öncesinden, yani sabahleyin hücrenin bulunduğu kısımdaki eşyaların alınmasından dolayı hissettim.
Bu saatte uykudan uyandırılınca vaktin geldiğini anladım’ dedi.
Şehidimiz Ahmet Kerse’nin, konuşması sırasında heyecan ve direnmeye yönelik bir aksiyon göstermediği yazılan tutanakta, yüz mimiklerinde bir değişikliğin olmadığı da, kayıt altına alındı.
Şehidimiz Ahmet Kerse’ye ’son arzusu’nun olup olmadığı ve mümkün olan arzularının yerine getirileceğinin bildirilmesi üzerine babasına mektup yazmak istediği belirtilen tutanakta, iki sayfalık mektubun, incelenmek üzere Gaziantep Cumhuriyet Savcılığı’nca alıkonulduğu yazıldı.
Ancak ‘Gözlemci’, mektubun daha sonra ailesine verildiği bilgisini aldığını söyledi.
İstemi üzerine getirilen din görevlisiyle selamlaşıp, görüşen Şehidimiz Ahmet Kerse, tutanaklara geçen son sohbetinde “Dini vecibelerimi yerine getirmek istiyorum.
Ancak; uykudan yeni kalktığım için, abdestim yoktur.
Abdest aldıktan sonra bu işe başlamak istiyorum” dedi.
İdama giderken “devlete zeval gelmesin” dedi

İdam cezasına çarptırılan her mahkum gibi tek hücreye alınan Şehidimiz Ahmet Kerse infaz edilmek üzere 31 Ocak 1983 günü saat 03:30’da hücresinden alındı.
Tutanaklara göre Şehidimiz Ahmet Kerse, hükmün infaz edileceği yere çok yakın koridorda, daha önceden hazırlanan masa başına oturtuldu ve hakkındaki idam kararının onaylanıp, infazının Resmi Gazete’de yayımlandığı bildirildi.

Şehidimiz Ahmet Kerse gökyüzüne bakarak vedasını yaptı, İnfaz memurlarına gidelim dedi, görevlilere karşı en ufak bir direniş göstermeden elleri arkadan kelepçelendi, idam cezasının uygulanacağı sehpaya getirildi, saat 04:13’de sehpaya çıkarıldı, ip boynuna geçirildi.
Son söz olarak dua yapmak istediğini söyledi, üç defa ‘’Allahu Ekber’’ diyerek bağırdı.
Akabinde asılmak sureti ile şehit edildi.
Aziz ve Asil naaşı 20 Dakika ipte asılı tutuldu, doktor ’un yaptığı muayene sonrası Şehit olduğu tespit edildikten sonra 04:33’de cenazesi yere indirildi.

Şehidimiz Ahmet Kerse’nin Ülküdaşlarına mektubu:

“Hakime küfrettim. Hakim put! Vicdanı adaletin görkemli sarayından, sarayın mücerret bekçisinden, görünmez koruyucularından azade.. Kişiliği silik…
Benim böylesi muğlak bir kişilikten ne alıp veremediğim var?
Baktı önündeki yazılı müeyyidelere, kırdı kalemi. Küçük dilinin dönmesi ile çıkardığı kahkahayı duydum. Onun haline güdüm. Güya sinsi gülüyor.
O kim, bilmem ne maddesi kim? Her şeyin vasıta olduğu bu dünyada, oluşlara basamaklık edenlere kızmaya hiç gerek yok.
Doğru olan, gücün ve tedbirin kar etmediği yerde durup tevekkül etmek, her daim ona sığınmaktır. Karanlığı aydınlık bilmek, mutlu olmasını öğrenmektir.
Her zaman ve mekanda Yüce Allah’a dayanmak biricik yol. Tabii yol bilene!
Allah’a iyi bir kul olmalıyım. Bütün uğraşım, çabam bu yönde olmalı. Şayet nasipse şahadet şerbeti içmek, beni bu mertebeye getiren mazimle Övünmeliyim.
Şehid olmak her er kişiye nasip değil! Bil kıymetini!
Bu büyük mertebeye ulaşmak için, Allah’ın sevgilisinden, Bedir harbine katılmak için izin isteyen sahabenin çırpınışları unutulur mu?
Cennet müjdelenmiş. “Ağaçları altında ırmaklar akan” güzide köşeler…
Hakikat bu!
Geçici zevklerin süslediği ve hayal olarak hafızalarda silikleşen, anlık dürtülerin ürünü, anlık süprüntülerin ne ehemmiyeti, ne kıymeti vardır?
Mutlak mutluluğa gark olmak varken, izafi saadetin çeşnisine kapılıp, kanmak, kandırılmak ne ayıp bir şey! Çok kötü bir hali
Hayır! kanmadım, kanmayacağım!
O gün yeniden dirilişimdir, pak ve saf halimle. O an ölmek değil, yaşamaktır.
“Allah yolunda ölenleri ölü bilmeyiniz… Onlar diridirler!
“… Onlara cennet müjdelenmiştir.”
Virajı dönmek ve has bahçesinin güllerini derlemek… Derleyeceğim renk renk gülleri sonra da koklayacağım doyasıya..
Ben ilk değilim. Uzayan zincirin bir halkası olacağım. Ardım sıra bu zincirin bir halkası olabilmek için didinenler, çalışanlar çok. Heyecanlı bekleşen kalabalık var.
Allah’ın eli Bu davanın üzerinde!
Tökezlemek, sürünmek, yakalanmak yok.
Sinemiz demir, yüreğimiz çelik, kötülükleri boğmak, iyilikleri yaşatmak İçin hep mücadele, hep mücadele… Bir an olsun bile gaflet uykusunda kalmak yok.
Gafleti sevmek, şeytanın çelmelerine kanmak ölümdür. Gerçek Ölüm!
Doğruyu insanlara duyurmak için savaşmak lazımdır…
Anam köyde. Son günler sık sık rüyama girer oldu. Ağlamaz anam hep güler. Bir şehid anası olacak, keyfi bu yüzden. Heyecanı, gönlündeki haz ılıklığı bu sebepten…
Titrer anam, elleri ile bazı kereler yüzünü örter. Ben idam sehpasına yürürken anam karalar bağlamaz. Bilir, inanır ki, oğul ölmedi, yaşıyor. Bu dünya hancıların konakladığı bir misafirhane.
Buradan göç eden bir başka alemde, ebedi yurt evinde yaşar.
Anam yeşil yemenisini hiç başından eksik etmez. Allah örtünün dediği için Örtünür. Anam ülkü sahibi yiğitleri över.
Babam da öyle.Babam süslü hayat yaşamak uğruna zillet, illete boyun eğen bel kıvıran, yılanlaşan insanları sevmez.
Kötülerin baş düşmanıdır.
insan Allah’a inanmadıkça, yüce ülküleri yakalamak için cehd ve gayret sarfetmedikce o adama insan denmez.
Hele halife hiç denmez. Her adam insan değil, her insan da halife değil! Bu biline!
Sabırsızım, içimde sevinç coşkusu, kulaklarımda Kur’an kıratı… Ben uçmak istiyorum, uzaklara, pak mekanlara, gül ekenlere, çiçek dikenlere uçmak…
Bükülmeyeceğim, kırılmayacağım. Bu emanet olan “ben”i yüce yaradanıma helali ile teslim edeceğim.
Ölsem bile ölmeyeceğim. Varın siz anlayın!
Ben insanlara dayanmadım ki, yıkılayım, insancıklardan medet ummadım ki, zarara ziyana gireyim. Ezel ve ebed olan Yüce Mevla’ya gönül verdik.
Onun içindir ki, bu dava sönmez, bitmez, çapulcuların çökmesinden, kaçmasından etkilenmez…
İlay-ı kelimetullah! diyen diller lal olmaz.
Allah diye inleyen güller solmaz.
Tekbir getiren, teşbih eden güller solmaz.
Susmayacak Hakk’ın dili!”
BEN KENDİMİ HESABA ÇEKTİM GERİSİ MÜHİM DEĞİL…

Ahmet KERSE

Aziz ve Asil Ruhu Şad, Mekanı Cennet olsun…

Saygı ve Sevgilerimle…