Yerli Ve Milli Ürüne İhracat Yasağı….
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Hilmi Sürek, dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına getirilen yasağın üreticiyi mağdur edeceğini, ürünün geleceğine endişeyle bakacağını kaydetti.
Editör: Aliağa Medya
26 Mart 2021 - 09:45
Sürek, zeytincilikle uğraşan ve ülke ekonomisine katkı yapan yaklaşık 400 bin üretici aile ve sektörden doğrudan geçimini sağlayan yaklaşık 2 milyon kişinin de bu karardan olumsuz etkileneceğini belirterek, ‘’Sektörün görüşüne başvurulmadan alınan ihracat yasağı kararı milyonlarca insanı ve ülke ekonomisini zarara uğratacaktır’’ dedi.
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Hilmi Sürek, dökme ve varilli zeytinyağı ihracatının pandemi sürecinin yarattığı belirsizlik ve artan yağ fiyatları, gerekçe gösterilerek yasaklandığını belirtirken, bu yasağın milyonlarca insanı mağdur edeceğini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın talebiyle Ticaret Bakanlığı tarafından getirilen yasakla Türkiye’den 31 Ekim 2021 tarihine kadar dökme ve varilli zeytinyağı ihraç edilemeyecek. Türkiye’de zeytincilikle uğraşan ve ülke ekonomisine katkı sağlayan yaklaşık 400 bin üretici aile bulunduğunu ve yaklaşık 2 milyon kişinin de bu sektörden geçimini sağladığına dikkat çeken Sürek, sektörün görüşü alınmadan sezon ortasında aniden alınan bu kararın, büyük bir kitleyi sıkıntıya sokacağını anlattı. Sürek, 2020-2021 üretim sezonunda hem iç tüketimi hem de ihracatı karşılayacak miktarda ürün bulunduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
‘’2020-2021 sezonu Türkiye rekoltesi 173 bin tondur. Suriye’den gelen yaklaşık 20 bin ton ihraç kayıtlı zeytinyağı, 43 bin ton da bir önceki yıldan devreden stok ve tamamı rafinajlık olacak salamura zeytinlerden elde edilecek olan yaklaşık 10 bin ton zeytinyağı dikkate alındığında bu sezonun toplam yağ arzı 246 bin ton seviyelerinde olacaktır. Bu yıl için toplam 140 bin ton iç tüketim ve 50 bin ton ihracat yapılacağı dikkate alındığında yağ açığı bulunmamaktadır. Yeterli ürün arzı vardır ve 2021-2022 sezonuna da en az 56 bin ton zeytinyağının devredeceğini öngörmek mümkündür.
İhracat olarak değerlendirilemeyip iç piyasada kalan ürün, sezon boyunca üretici fiyatlarında baskı oluşturacak, üreticinin elinde kalan ürün değer kaybına uğrayacak ve ticari değeri de düşecektir. 2021-2022 sezonu başlangıcında yurtiçinde ihtiyaç fazlası stok bulunması ise piyasayı bozucu etki yaratacak ve üreticiye büyük zarar verecektir. Kararın çıktığı bugünlerde hasadını tamamlamamış ve ürününü teslim etmemiş çiftçiler bulunurken, sezon ortasında alınan bu kararın üreticiler aleyhine spekülatif sonuçları olacaktır. Üründe arz-talep ve fiyat dengesi bozulacaktır. Arz fazlasına dönüşecek stoklar nedeniyle dünya fiyatlarıyla iç piyasa arasında fiyat ilişkisi koparak, üretici fiyatlarında düşüşler yaşanacaktır. Tüm bunların sonunda yüksek girdi maliyetleri nedeniyle zor durumda olan üretici ciddi gelir kaybına uğrayacaktır.’’
Sürek, ihracat yasağıyla elde kalan ürünün sadece çiftçiye zarar vermekle kalmayacağını zeytinyağı işletmelerinde atıl kapasiteler oluşacağını ifade ederken, Türkiye’den zeytinyağı ithal eden ülkelerin de taleplerini rakip ülkelere yönlendireceğini bildirdi. Sürek, ihracatçı firmaların yurtdışı alıcılarla uzun yıllarda ve yüksek maliyetlerle sağladıkları ilişkilerin de zarar göreceğini anlatarak, tüm bunların sonunda sektör ve ülke ekonomisinin döviz kaybına da uğrayacağını anlattı. Sektörün son yıllarda gerçekleştirdiği yatırım ve üretim hamlelerinin önemli ivme kazandığını belirten Sürek, 2000’li yılların başında 90 milyon olan zeytin ağacı varlığının bugün 190 milyona yaklaştığını hatırlattı. Bu yatırımlarla Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü için konulan dünya ikinciliği hedefinin bulunduğunu da hatırlatan Sürek, ‘’Bu alanda ortaya konulan hedefler, yapılan milyarlarca yatırım heba edilmemelidir’’ dedi.
-‘’ZEYTİNYAĞININ ENFLASYONA ETKİSİ ÇOK DÜŞÜKTÜR’’-
Türkiye’de kişi başına yıllık bitkisel yağ tüketiminin 18 kilogram olduğunun altını çizen Sürek, bunun sadece yüzde 10’unun zeytinyağı, kalan miktarın ise diğer bitkisel yağlardan oluştuğunu açıkladı. Sürek, zeytinyağının enflasyona etkisinin de diğer yağlara göre son derece düşük kaldığını belirterek, ‘’Tüketici fiyat endeksi içinde zeytinyağının payı binde 4’dür’’ diye konuştu. Tüketicinin uygun fiyatlarla zeytinyağına ulaşabilmesi için üretimin artırılmasının esas olduğuna işaret eden Sürek, KDV’nin bir an önce yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesi önerisini yineledi. Sürek, sözlerini şöyle tamamladı:
‘’Yerli ve milli ürünümüz zeytinyağı için alınan yasak kararıyla sektörün üreticiden ihracatçıya kadar tüm kesimleri olumsuz etkilenecektir. Kararın kaldırılması için Ticaret Bakanlığı’na ve Tarım ve Orman Bakanlığı’na yazılı görüşlerimiz iletilmiştir.’’
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Hilmi Sürek, dökme ve varilli zeytinyağı ihracatının pandemi sürecinin yarattığı belirsizlik ve artan yağ fiyatları, gerekçe gösterilerek yasaklandığını belirtirken, bu yasağın milyonlarca insanı mağdur edeceğini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın talebiyle Ticaret Bakanlığı tarafından getirilen yasakla Türkiye’den 31 Ekim 2021 tarihine kadar dökme ve varilli zeytinyağı ihraç edilemeyecek. Türkiye’de zeytincilikle uğraşan ve ülke ekonomisine katkı sağlayan yaklaşık 400 bin üretici aile bulunduğunu ve yaklaşık 2 milyon kişinin de bu sektörden geçimini sağladığına dikkat çeken Sürek, sektörün görüşü alınmadan sezon ortasında aniden alınan bu kararın, büyük bir kitleyi sıkıntıya sokacağını anlattı. Sürek, 2020-2021 üretim sezonunda hem iç tüketimi hem de ihracatı karşılayacak miktarda ürün bulunduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
‘’2020-2021 sezonu Türkiye rekoltesi 173 bin tondur. Suriye’den gelen yaklaşık 20 bin ton ihraç kayıtlı zeytinyağı, 43 bin ton da bir önceki yıldan devreden stok ve tamamı rafinajlık olacak salamura zeytinlerden elde edilecek olan yaklaşık 10 bin ton zeytinyağı dikkate alındığında bu sezonun toplam yağ arzı 246 bin ton seviyelerinde olacaktır. Bu yıl için toplam 140 bin ton iç tüketim ve 50 bin ton ihracat yapılacağı dikkate alındığında yağ açığı bulunmamaktadır. Yeterli ürün arzı vardır ve 2021-2022 sezonuna da en az 56 bin ton zeytinyağının devredeceğini öngörmek mümkündür.
İhracat olarak değerlendirilemeyip iç piyasada kalan ürün, sezon boyunca üretici fiyatlarında baskı oluşturacak, üreticinin elinde kalan ürün değer kaybına uğrayacak ve ticari değeri de düşecektir. 2021-2022 sezonu başlangıcında yurtiçinde ihtiyaç fazlası stok bulunması ise piyasayı bozucu etki yaratacak ve üreticiye büyük zarar verecektir. Kararın çıktığı bugünlerde hasadını tamamlamamış ve ürününü teslim etmemiş çiftçiler bulunurken, sezon ortasında alınan bu kararın üreticiler aleyhine spekülatif sonuçları olacaktır. Üründe arz-talep ve fiyat dengesi bozulacaktır. Arz fazlasına dönüşecek stoklar nedeniyle dünya fiyatlarıyla iç piyasa arasında fiyat ilişkisi koparak, üretici fiyatlarında düşüşler yaşanacaktır. Tüm bunların sonunda yüksek girdi maliyetleri nedeniyle zor durumda olan üretici ciddi gelir kaybına uğrayacaktır.’’
Sürek, ihracat yasağıyla elde kalan ürünün sadece çiftçiye zarar vermekle kalmayacağını zeytinyağı işletmelerinde atıl kapasiteler oluşacağını ifade ederken, Türkiye’den zeytinyağı ithal eden ülkelerin de taleplerini rakip ülkelere yönlendireceğini bildirdi. Sürek, ihracatçı firmaların yurtdışı alıcılarla uzun yıllarda ve yüksek maliyetlerle sağladıkları ilişkilerin de zarar göreceğini anlatarak, tüm bunların sonunda sektör ve ülke ekonomisinin döviz kaybına da uğrayacağını anlattı. Sektörün son yıllarda gerçekleştirdiği yatırım ve üretim hamlelerinin önemli ivme kazandığını belirten Sürek, 2000’li yılların başında 90 milyon olan zeytin ağacı varlığının bugün 190 milyona yaklaştığını hatırlattı. Bu yatırımlarla Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü için konulan dünya ikinciliği hedefinin bulunduğunu da hatırlatan Sürek, ‘’Bu alanda ortaya konulan hedefler, yapılan milyarlarca yatırım heba edilmemelidir’’ dedi.
-‘’ZEYTİNYAĞININ ENFLASYONA ETKİSİ ÇOK DÜŞÜKTÜR’’-
Türkiye’de kişi başına yıllık bitkisel yağ tüketiminin 18 kilogram olduğunun altını çizen Sürek, bunun sadece yüzde 10’unun zeytinyağı, kalan miktarın ise diğer bitkisel yağlardan oluştuğunu açıkladı. Sürek, zeytinyağının enflasyona etkisinin de diğer yağlara göre son derece düşük kaldığını belirterek, ‘’Tüketici fiyat endeksi içinde zeytinyağının payı binde 4’dür’’ diye konuştu. Tüketicinin uygun fiyatlarla zeytinyağına ulaşabilmesi için üretimin artırılmasının esas olduğuna işaret eden Sürek, KDV’nin bir an önce yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesi önerisini yineledi. Sürek, sözlerini şöyle tamamladı:
‘’Yerli ve milli ürünümüz zeytinyağı için alınan yasak kararıyla sektörün üreticiden ihracatçıya kadar tüm kesimleri olumsuz etkilenecektir. Kararın kaldırılması için Ticaret Bakanlığı’na ve Tarım ve Orman Bakanlığı’na yazılı görüşlerimiz iletilmiştir.’’