Ziya Dalkılıç

Ziya Dalkılıç


Sinan Ateş davası, İtiraflar, İddialar, İftiralar.

04 Temmuz 2024 - 14:47

,
 
Sinan Ateş cinayetine ilişkin açılan davanın ilk duruşması 1 Temmuz 2024 Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlamıştı. 22 sanıklı Dava’nın ilk duruşmasını çok sayıda siyasi genel başkan ve siyasi temsilci takip etti. Herkes attı-tuttu, suç çözme konusunda uzman oldular; yetinmediler kendilerini Sherlock Holmes tribine soktular. Yersee.

Sinan Ateş davasının ilk duruşması öncesinde MHP Lideri Devlet BAHÇELİ; Ülkü Ocakları ve MHP'ye atılan iftiralar ve mesnetsiz iddialar üzerine haklı tepkilerini dile getirmiş “Olayın önü ve arkası sonuna kadar aydınlatılmalı” demişti. 

MHP ve Ülkücü kuruluşlara karşı alenen düşmanlık besleyen ve bu düşmanlıkla ülkede kaos ortamı oluşturmak isteyen çehreler İlk duruşmada büyük bir bozguna uğradı. Azmettirici ve tetikçinin açıklamaları, cinayeti kabul etmeleri, tetikçi Eray Özyağcı’nın Sinan Ateş’i, Ateş’in yanındakilerin öldürdüğünü iddia etmesi ve “Ben sadece Sinan Ateş’in ayaklarına ateş ettim. Başka bir şey yapmadım. En son kaçarken Sinan Ateş’in yanındakilerden ‘Reis’i vurduk’ diye ses geldi” itiraflarda bulunması birilerinin boğazına takıldı. Zannettiler ki papaz her gün pilav yiyor. Yerseee.

Azmettirici Doğukan Cep’in de Sinan Ateş ile daha önceden tanıştığını aralarında bir irtibat olduğunu ve “Tahliye oldum, Aziz Mahmut Camisi’ne gittim, baktım Sinan Ateş de orada. Sonra aradım onu. ‘Kardeşim senin dosyanı halledecekler, 1 milyon TL istiyorlar’ dedi. ‘1 milyonu veremem’ deyince ‘200 bin olur’ dedi. Sonra buluştuk, verdim 200 bin lirayı. 2021’de tekrar telefonum çaldı, ‘Kardeşim bir 200 bin daha vermemiz lazım’ dedi. ‘Tamam’ dedim. 3-4 gün sonra beni aradı, ‘Üsküdar’a gelebilir misin’ dedi. Parayı verdim. Havadan sudan konuştuk. Parayı verdim, çıktım, Hayatıma devam ediyordum. 2021 sonu yine aradı, ‘Paranın tamamını vermemiz lazım’ dedi. Bir hafta içinde 250 bin TL ayarladım. ‘Abi olmuyorsa paramızı geri alalım’ dedim. Sonrasında telefonumu açmamaya başladı. Ben de ‘Ankara’ya gidiyorum, bunu ayaklarından vuracağım’ dedim. Ankara’ya gidiyorum’ dedim. Ölmesini istemezdim. Öldüğü için de üzgünüm. Ayaklarından vurdurmaya gönderdim” diye konun aslında özetini ortaya koyuyor. 

Bazılarımızın aklından geçe bilir ki; bu söylemler, iddialar gerçek mi?
Devletimizin bu konuları aydınlatacak yeterli teknik donanımı ve ekibi olduğunu biliyoruz.
Azmettirici Cep: gittik, geldik, para verdik-aldık, yazıştık ve buluştuk diyor; Gün, ay, saat belli yapılması gereken şeyler konu olan durumların kamera ve TAPE kayıtlarını incelemek. İddialar gerçek mi, kurgumu muhakkak aydınlatılmalı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin söylemi ile “Olayın önü ve arkası sonuna kadar aydınlatılmalı” dır.

Tetikçi Eray Özyağcı’nın duruşmada savcı Durmuş Ali Kaya’nın ifadesi sırasında kendisine “Bu davanın siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey’den emir aldıysan söyle” dediğini, Savcı Durdu Özer’in de “MHP’li iki ismi ver yeter. Biz seni koruruz” dediğini iddia etmesi de eğer gerçek ise MHP üzerinde bir kurgunun ve kumpasın işaretidir. HSK’nın bu savcılar hakkında soruşturma açması ve bu savcıların bu iddiaya karşı cevap vermesi büyük bir zaruret olmuştur. 

Eğer; adli süreçleri yürütürken yasalara uygunluğu, adil yargılanmayı ve suçluların haklarını korumayı sağlamakla görevli makam “Devlet Bey’den emir aldıysan söyle” diyerek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli beyefendiyi bilerek veya bilmeyerek zan altına almaya çalışıyor ise bu işte bir sorun vardır demektir. İddiaların gerçeklik yönü her bakımdan araştırılmalı kapalı kapılar ardında zanlı ve azmettiriciye neyi ve nasıl kabul ettirilmeye çalışıldığı öğrenilmelidir. 

''Torbacılara Sinan Ateş'i vurtuttular, bunlar torbacı, torbacılar ile iş tutuyorlar'' diyerek ortaya atılan iddialarla kendilerini araştırmacı yazar veya gazeteci olarak sınıflandıranlar neden Sinan Ateş ve azmettirici Doğukan Çep’in aynı karede olduğu fotoğraflardan bahsetmiyorlar? Bu durumda Maktul de aynı kefeye mi koyuluyor? 

Sinan Ateş davasının savunuculuğu Ülkücü düşmanı olan ve bunu da alenen deklare eden, o veya bu şekilde MHP'den ihraç edilmiş veya kendi arzusu ile gitmiş kişilere mi kalmıştır? MHP Üzerinde oynanan ve tüm Türk düşmanlarının ortak çizgisi haline getirilmeye çalışan cinayetin sorumluluları ve mesnetsiz iddialarla Türk ve Türk Milliyetçiliğinin kalesi olan MHP'yi zan altında bırakmak isteyen herkesin Türk Adalet’inin mutlak neticesi sonucu en ağır cezalara çarptırılması temennisi ile saygı ve sevgilerimle.