Lise yıllarım, sanayi kenti Karabük’ün gri atmosferinde, ancak bir o kadar renkli ve anlamlı anılarla geçti.
Okuduğum okul, Karabük Demir Çelik Lisesi, ülkemizin köklü eğitim kurumlarından biriydi.
Bu lise, profesörlerden siyasetçilere, sanatçılardan sporcular, özel sektör ve devlet kurumlarında görev alanlara kadar nice değerli isimler yetiştirmişti.
Sınıf arkadaşlarım arasında bugün Türkiye’de tanınan iki profesör, bir sinema yönetmeni ve bir işçi sendikasının genel başkan yardımcısı yapmış , Özel sektörde ve devlet kurumunda yönetici konumun yanı sıra birçok meslek kollarında sınıf arkadaşlarım bulunuyor.
Çoğumuzun öğrenci yıllarında tarih dersine karşı bir mesafesi vardı.
Kitapları ezberleyerek geçer not almaya çalışır, tarihin bize sunduğu derinliği fark edemezdik.
Ta ki Hür Kalyoncu hocamızla tanışana dek
Hür Kalyoncu, tarih dersini yalnızca bir ders olmaktan çıkarıp adeta bir yaşam bilgeliğine dönüştüren nadir eğitimcilerden biriydi.
Onun sınıfta geçirdiğimiz saatler, kuru bir bilgi aktarımından çok, neden-sonuç ilişkilerini irdeleyerek olayları yorumlama yetisi kazandıran bir yolculuktu.
Türk tarihini, Osmanlı ile sınırlı olmayan geniş bir perspektifte ele alır; Mete Han’dan başlayarak tarihte kurulan Türk devletlerinin zengin mirasını bize aktarırdı.
Atatürk ilke ve inkılaplarını ise bir slogandan ibaret bırakmaz, bu ilkelerin milletimizin kimliğinde nasıl bir temel oluşturduğunu adeta beynimize kazırdı.
Onun sayesinde tarih, sadece geçmişte kalmış olaylar yığını değil, günümüzü anlamanın ve geleceği öngörmenin anahtarı haline geldi.
Öğrenci yıllarında bize söyledikleri, bugün yaşadığımız olaylarla örtüşüyor.
Hür Kalyoncu’nun öğretileri, olayları süzgeçten geçirip analiz ederek sonuçlarını kestirebilme yeteneğiyle beni ve sınıf arkadaşlarımı donattı.
Onun rehberliğinde tarihe duyduğumuz ilgisizlik, yerini derin bir sevgi ve merakla doldurdu.
Bugün, tarihsel bir olayın arka planını çözümlerken ya da bir toplumsal meselenin köklerini araştırırken, kendimi onun derslerinden bir sahnede buluyorum.
Hür hocamız, yalnızca bir tarih öğretmeni değildi; o, bir araştırmacı, bir yazar ve en önemlisi, genç dimağlara milletinin geçmişini sevdiren bir eğitimciydi.
Tarih öğretmenlerini küçümsemeyin.
İyi bir tarih öğretmenleri , bir ülkenin mihenk taşlarından biridir.
Tarihimizi, kültürümüzü ve benliğimizi genç nesillere aktaranlar onlardır.
Hür Kalyoncu gibi hocalar, bir milletin hafızasını diri tutar; geçmişiyle barışık, geleceğine güvenle bakan bireyler yetiştirir.
Bugünkü konumuma gelmemde en büyük paylardan biri Hür Kalyoncu hocama aittir. Ona minnet borçluyum
Onun gibi tarih öğretmenleri oldukça, milletimizin kökleri hiçbir zaman kurumayacak, dalları her daim yeşerecektir.
Tarih, sadece ders kitaplarında değil,
Zihninde ve kalplerde olmalı