İnsan, doğası gereği anlam arayan bir varlıktır. Kimlik ve anlam sorunları hayatın en önemli ve yakıcı sorunlarının başında gelir. Herbirimizin bu dünyada aradığı ne olduğumuz ve varlığımızın dış dünyaya nasıl katkı sağladığıdır. Hayatına anlam katamamış kimseler ruhsal sıkıntılar yaşamaya daha eğilimlidirler. Depresyon, anksiyete bozuklukları ve endişeli ruh hali ile karşı karşıya kalabilirler.
Hayatın içinde anlam arayan insan bu soru ile özellikle ergenlik döneminde daha haşır neşirdir. Ergenlik döneminde kimliğimize ve hayatın anlamına ilişkin sorular insanı meşgul eder. Bu dönemde yaşanan kimlik karmaşası bundandır. Bu sürecin sağlıklı atlatılması ise anlamlı bir hayata sahip hisseden değerli bir birey olmanın anahtarıdır.
İnsan hayatın anlamını ararken pekçok farklı pencereden bakar, öğrendikleri ile yeni keşifler yapmaya çalışır ve bu anlamı dışarıda bulmaya çalışabilir. Burada Cemil Meriç’in hayatın anlamını arayanlar için şöyle bir sözü vardır: ‘’Nereye gidersen git, bulacağın aydınlık kendi kafanın aydınlığı kadardır.’’ Kısacası, önemli olan kendi zihnimizdeki karanlığı yok edip orayı aydınlatabilmektir. Bazen aradığımız anlam bize çok yakındır fakat bunu görmekte zorlanırız. Mecnun demiştir ki; ‘’Ben seni hep uzaklarda ararken sen kendi evimde idin.’’
Hayatın anlamını var eden 3 temel eksen vardır.
Dünyaya Verdiklerin
Bunlardan ilki dünyaya verdiklerimizdir. İnsan dünyaya kattıkları ile anlamlı hisseder. Kendisine şu soruları sorar; ‘’Ben olmasam bu dünyadan ne eksilecekti?, ‘’Ben bu dünyaya hangi değerleri katıyorum?’’
Dünyadan Aldıkların
İnsanın hayattaki en büyük arzusu sevgiyedir. Ne yaparsa onun için yapar. Çevresinden sevgi ve kabul alan insan ise kendini değerli ve böylece anlamlı hisseder. Bunun yanı sıra, çevresi ile kurduğu ilişkilerin yakınlığı da insanı anlamlı hissettiren bir diğer önemli şeydir. Yeni tanıştığınız birini düşünün, genellikle şuralıyım, şu şirkette çalışıyorum, şunun oğlu/kızı/eşiyim diyerek kendini anlatır. Bizler kurduğumuz ilişkiler ile kendimizi anlamlandırırız. Bu ifadeler de göstermektedir ki kendimizi çevreye ait ve işler gördüğümüz müddetçe yaşamımız o derece anlamlıdır.
Kaderimize Rıza Göstermek
Kadere rıza göstermek her şeye eyvallah etmek anlamına gelmez. Hayatın kaçınılmaz gerçeklikleri ile yüzleşerek, müdahale edip değiştiremediklerimizi kabullenmek anlamına gelir. Hepimiz olumsuz yaşam deneyimleri yaşıyor ve bazen büyük çökkünlükler yaşayabiliyoruz. Bizi çökkün ve hüzünlü hissettiren bu olaylar karşısında hayattan elimizi ayağımızı çekmeden bu olay karşısında nasıl dik kalabileceğimizi düşünmek, uygun planlar yapmak ve olabildiğince üstesinden gelmek bizleri güçlü kılar. Lakin hayatta değiştirebildiklerimiz kadar değiştiremediklerimiz de mevcuttur. Bizim seçimimiz olmadan başımıza gelen ve çözümü için elimizden pek bir şey gelmeyen olaylar karşısında ise derin umutsuzluklara düşmek yerine, bu olayların gerçekliğini kabul etmek ve yaşam döngümüze devam etmeye çalışmak kaderimize rıza göstermektir. Yaşadıklarımdan öğreneceklerim var, bu yaşananlar beni yıkamaz, ayaklarım üzerinde durmaya devam edeceğim cümleleri hayatımızı daha anlamlı yaşamamıza yardımcı olur.
Anlam Duygusu Ne İşe Yarar?
Hayattaki anlam duygusu ile bir amaçla sahip oluruz. Ki amaçlar insanı hayatta tutar.
Anlam duygusu değerlere sahip çıkmayı öğretir. Böylece, kendimize uygun değer yargılarımızı oluştururuz.
Hayattaki üretkenliğimiz ve işlerliğimizi kontrol altında tutarak yaşamımıza yön vermemize olanak sağlar.
Hayattaki kendi öz değerimizi inşa etmemize yardım eder. Anlam duygumuz ne denli güçlü ise öz değerimiz de o denli güçlü olmaya başlar. Kısacası, hayattaki anlamından doyum sağlayan, hayat ile barışık olan kimse, kendi ile de doyasıya barışıktır.
Uzm. Psikolog Belgin Kanat
???? @menemenpsikolog
#UzmanPsikologBelginKanat
#menemenpsikolog