Bağımlılık alışkanlık mıdır yoksa hastalık mı?
Bağımlılık kavramı çok geniş ve dinamik bir yapıdır. Dünyada milyonlarca kişiyi ilgilendiren ve ciddiye alınması gereken bağımlılık çeşitli türlerde kendini gösterir. Alkol ve madde bağımlılığı, zihnin madde kullanımıyla sürekli meşgul olması, tekrarlayıcı bir şekilde maddeye erişim sağlama ve kullanma, madde kullanımını sonlandırmada güçlük yaşama ve maddeye erişim engellendiğinde kaygı, mutsuzluk hali, keyif alamama, huzursuzluğu içeren duygulanım ile kendini gösteren kronik ve yineleyici bir bozukluktur.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi 2017 Dünya Uyuşturucu Raporuna göre, dünya genelinde, 15-64 yaş aralığındaki bireylerin %5’i yani, 250 milyon kişi hayatının herhangi bir döneminde en az bir kez madde kullanmıştır. Dünya çapında madde kullanım kaynaklı ölüm ve sakatlığın bir sonucu olarak kaybedilen sağlıklı yaşam yılı ise 17 milyon yıldan fazladır. Bu ürkütücü rakamlar madde bağımlılığının tüm dünyanın kanayan bir yarası olduğunu gözler önüne sermektedir. İçinde bulunduğumuz senaryo bu kadar korkunç iken, her yıl madde bağımlısı olan altı bireyden sadece biri bağımlılığa yönelik tedavi hizmetlerinden faydalanmaktadır. Ne yazık ki, bireyler madde kullanım bozukluğu ve ilişkili diğer sağlık sorunlarının bilimsel verilere dayalı tedavisiyle ilgili hizmetlere ulaşımda yetersiz kalmaktadır.
???? En çok bilinenleri nikotin bağımlılığı, alkol ve madde bağımlılıklarıdır. Bunun yanı sıra davranışsal bağımlılıklar olarak nitelendirilen bağımlılıklar da mevcuttur. Bağımlılık farklı bir boyut kazanarak sadece alkol ve maddeye dayanmayan, davranışsal bağımlılıklar olarak adlandırılan yeni bir bağımlılık kategorisi ile de karşımıza çıkmaya başlamıştır. Davranışsal bağımlılık, başta fiziksel, psikolojik, sosyal ve finansal konulardaki olumsuz sonuçlara rağmen aşırı ve tekrarlayıcı davranışlardır. Bu davranışları sürdürmeye yönelik yoğun bir istek görülür. Ayrıca, davranışsal bağımlılığa sahip bireyler söz konusu davranışları kontrol etmede güçlük çekerler. Davranışı yerine getiremediklerinde ise tıpkı alkol ve madde bağımlılığında olduğu gibi, huzursuz, kaygılı ve keyifsiz bir ruh haline sahip olurlar. Davranışsal bağımlılıkların başlıcaları ise; kumar bağımlılığı, yeme bağımlılığı, temizlik bağımlılığı, internet bağımlılığı, spor ve egzersiz bağımlılığı ve cinsel bağımlılıklardır.
???? Gerek nikotin, gerek alkol ve madde, gerekse davranışsal bağımlılıklar kişinin hayatını ciddi ölçüde zarara uğratırlar. Bu yıkıcı bozukluğun ortaya çıkmasında rol oynayan çeşitli sebepler vardır. Bağımlılık tek boyutlu bir yapı olmadığından ortaya çıkarıcı faktörler de dinamik ve çokludur. Bunların başlıcaları çocukluk travmaları, kişilik özellikleri, genetik faktörler ve çevresel etkenlerdir. Bireyin doğuştan getirdiği kişilik özelliği, ailesinden aldığı genetik yapısı, geçmiş yaşantısında deneyimlediği travmatik öyküleri ve içerisinde bulunduğu çevre kişiyi bu bozukluğun içerisine çekebilir.
Bağımlılık bir döngü hastalığıdır. Bu döngünün üç boyutu vardır. Bir üçgene benzetebileceğimiz bu döngünün bir köşesinde duran bağımlı birey, bağımlısı olduğu madde hakkında zihinsel bir meşguliyet yaşar ve tek düşündüğü ona erişmek ve kullanarak kendini rahatlatmaktır. Döngü devam eder ve bağımlı birey maddeye ulaşarak kullanılır, ikinci köşede kendisini rahatlamış ve madde etkisi altındayken deneyimlediği haz kaynaklı hoş duyguların tadını çıkartır. Fakat, bu durum uzun sürmez ve döngü devam eder. Üçüncü köşeye gelen bağımlı birey artık madde etkisinden çıkmış ve keyifli halinden uzaklaşmıştır. Oluşan boşluğu doldurmak için yeniden madde hakkında düşünmeye ve kullanmaya odaklanır. İşte döngü bireyi bu şekilde içine alır. Bir kez bağımlılık döngüsü içerisine giren birey, o döngüden sıyrılamaz ve başarısız bırakma girişimleri olur. Çünkü bağımlılığın bir irade meselesi olduğuna dair gelişmiş toplumsal bir inanç vardır. Kişi isterse dilediği zaman bırakabileceğini düşünse de bu mümkün değildir. Bağımlılık bir irade meselesi değildir, bunun temel sebebi ise bağımlılık ‘’nörolojik bir hastalıktır.’’
Beynimizde bulunan temel haz mekanizması diğer bir ismi ile ‘’dopaminerjik sistem’’ vücuda giren nikotin, alkol veya diğer maddeler veya gerçekleştirilen haz verici davranışlar ile uyarılır. Bu uyarılma sonucu haz mekanizması zedelenir ve her daim bağımlılık yapıcı madde veya alkole ihtiyaç duymaya başlar. Bir süre sonra kişinin kullandığı alkol ve madde oranı yeterli gelmez ve kullanım miktarı giderek artmaya başlar. Bu durum tolerans olarak adlandırılır. Kişinin toleransı arttıkça kullanılan madde ya da alkolden ayrılması da git gide zorlaşır. Artan alkol ve madde kullanımı ile beynin özel bölgelerinde geri döndürülemez deformasyonlar oluşur. Bu durumda artık kişinin iradesinin bir önemi kalmamıştır çünkü kullanılan alkol veya madde beyinde kalıcı hasarlara yol açmaya başlamıştır.
Bununla kalmayarak kişi ciddi sağlık problemleri ile yüzleşir. Kardiyovasküler problemler, solunum yolu rahatsızlıkları, böbrek, karaciğer ve akciğerde tahribatlar, tremor (titreme), ağız kuruluğu gibi fiziksel sonuçların yanı sıra, ruhsal problemleri de yanında getirir. Alkol ve madde kullanan bireylerin kullanmayanlara göre depresyon ve panik bozukluk riski daha yüksektir. Uykusuzluk, algıda bozulmalar ve kaygı bozuklukları da diğer olası zihinsel sorunlardır.
Sonuç olarak, uzun süreli yoğun alkol ve madde kullanımı bireyi hem sosyal, hem mesleki hem finansal hem de sağlık açılarından ciddi zararlara uğratır.
???? Kısacası, birey bağımlı olduğu tek bir madde için hayatındaki her şeyden vazgeçer.
Aslında da kendinden vazgeçmiş hale gelir.
Bağımlılık ciddi bir bozukluktur ve tedavisi için bir an önce harekete geçmek gerekir.
Tedavi; hayatındaki her şey için, tek bir şeyden vazgeçmek.
Belgin Kanat.
.@menemenpsikolog #menemenpsikolog #UzmanPsikologBelginKanat