Soyer: "Ekmeği büyüten demokrasidir"

Selçuk-Pamucak'ta düzenlenen TMMOB Şehir Plancıları Odası Planlama Öğrencileri 8

Soyer: "Ekmeği büyüten demokrasidir"
Editör: Aliağa Medya
23 Temmuz 2019 - 23:35
Selçuk-Pamucak'ta düzenlenen TMMOB Şehir Plancıları Odası Planlama Öğrencileri 8. Yaz Eğitim Kampı'na katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Tarım, turizm, sanat teknoloji enerji ne derseniz deyin sonuçta ekmeği büyüten şey sektörlerdeki demokrasidir. Çünkü demokrasi aynı zamanda refahın adil bir biçimde paylaşılması demektir. O yüzden İzmir en çok demokrasiye odaklanacak ve en çok demokrasiyi hayata geçirmenin yolarını araştıracak” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, TMMOB Şehir Plancıları Odası'nın planlama öğrencileri için düzenlediği 8. Yaz Eğitim Kampına katıldı. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel'in ve TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Orhan Sarıaltun'un da yer aldığı söyleşide, Tunç Soyer, öğrencilerin İzmir'le ilgili merak ettikleri doğa, kentsel dönüşüm, çarpık yapılaşma gibi birçok soruyu yanıtladı.

Öğrenciler, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e İzmir'in geleceğiyle ilgili ne düşündüğünü sordu. Başkan Soyer bu soruya, “İzmir kabuğunun içinde yaşayan bir kent olarak kalmış. Sanki dünyanın en önemli noktalarından birinde değilmiş gibi, arkasında binlerce yıllık kadim kültür yokmuş gibi, daha 200 yıl öncesine kadar çok güçlü Akdeniz çanağındaki liman kenti değilmiş gibi davranmış. Çin büyük bir bütçeyle ipek yolunu ihya etmeye çalışıyor. İzmir belki de Çin'in batıya çıkışının en önemli kapısı olabilir. Çin bu kadar muazzam bir güçle güçlenirken Türkiye ve İzmir dışarıda kalırsa yine biz kabuğunun içinde kalmış olacağız. Çin'in vazgeçilmez bir durak noktası olacağız hem de Akdeniz kentleriyle ittifak yapmanın peşine düşeceğiz. Bir dünya kenti oldukça beyin göçüyle gidenler de geri dönmeye başlayacaklar” yanıtını verdi.

“Bizi diğerlerinden ayıran en büyük özellik demokrasi olacak”

Belediyelerin borçlanmalarıyla ilgili sorulara da Başkan Tunç Soyer şöyle yanıt verdi:

“Nüfus ve borç oranları meselesi fazla kafa karıştırıcı. Borç yüksekse orada talan vardır demek doğru olamayabilir. Siz bir yandan kaynakları bakanlığa aktaracaksınız sonra da belediyelerin borç yapmamasını bekleyeceksiniz. Öyle bir şey yok. İzmir'in bütün ilçe belediyeleri borçlu ama burada talan olduğu, har vurup harman savrulduğu için değil. Buradaki hikayenin ardında mevzuat hazretleri var. Yerelin etkilerini sınırlandıran bir anlayış var. Bizi İzmir'i diğer kentlerden ayıran özellik demokrasiyi nasıl uyguladığımız olacak. Türkiye'de rejim değişti her şeyin tek kişinin iki dudağı arasında bırakıldığı bir rejime geçildi. Demokrasi beş yılda bir gidip oy kullanmaktan ibaret değildir. Demokrasi bir yaşam kültürüdür. Demokrasi bir arada yaşamının farklılıklarla bir arada olmanın hukukudur. Bizim İzmir'de yapmaya çalıştığımız en temel şey demokrasiyi hakim kılmaktır yani yönetime katılmayı, şeffaflığı, hesap verilebilirliği mümkün kılmaktır. Biz demokrasinin mümkün olduğunu ve bunun tek adam rejiminden daha iyi olduğunu insanlarımıza göstereceğiz. Tarım, turizm, sanat teknoloji enerji ne derseniz deyin sonuçta ekmeği büyüten şey sektörlerdeki demokrasidir. Çünkü demokrasi aynı zamanda refahın adil bir biçimde paylaşılması demektir. O yüzden İzmir en çok demokrasiye odaklanacak en çok demokrasiyi hayata geçirmenin yolarını araştıracak. Biz demokrasiyi teknolojileştirerek ve dijitalleştirerek insanlarımızın refahını arttıran bir araç olarak kullanmaya devam edeceğiz.”

“15 yıllık bir hafıza var”

Eski harabe yapılarla ilgili dsorulara ise Soyer, “Kentsel dönüşüm konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin uzun yıllardır sürdürdüğü projeler var. 15 yıllık bir hafızası mevcut. Bu projelerden yüzde 10-15'i hayata geçmiş, yüzde 85'i hayata geçmemiş. Yapılan çalışmalara rağmen hayata geçmemiş gibi gözüken birçok çalışma da var. Örneğin Ege Mahallesi; kentin belki de en yoksul insanlarının yaşadığı bölgede tapular alınmış, mutabakat sağlanmış ama son nokta konulmadığı için bir şey yapılmamış gibi gözüküyor. Bu İzmir Büyükşehir Belediyesi için büyük bir talihsizlik. Yoksa 15 yıldır biriktirdikleri özellikle kentsel dönüşüm konusunda yaptıkları çok değerli. Son noktayı koymak sanırım bize kısmet olacak" ifadelerini kullandı.

“Kentin yayılması gerekiyor”

Yüksek binalarla ilgili ne düşünüyorsunuz sorusuna, kategorik olarak yüksek binalara karşı olmadığını sadece tarım arazilerinde her türlü yapılaşmaya karşı olduğunu söyleyen Başkan Tunç Soyer, “Ama bu kentin bir biçimde yayılması gerekiyor. Aslında tüm kentler için aynı şeyleri söyleyebiliriz. Sıkıştıkça daraldıkça kentte yaşamanın tüm avantajları kaybolmaya başlıyor. Görüntü, kirlilik, ses, stres hepsi birbirinin üstüne eklenerek devam ediyor. O yüzden çok yüksek binaları doğru bulmuyorum kentin çeperine yayılması gerektiğine inanıyorum. Deniz kenarında olanlara ben de karşı çıkıyorum daha fazla da karşı çıkacağım” dedi.

“Göç politikası doğrudan tarımla ilgili”

Başkan Soyer, gecekondu sorunuyla ilgili politikalarınız neler olacak sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

“İzmir çok ciddi göç alan ve veren bir şehir. Yılda 120 bin civarında göç alıyor. Verilen göç ise beyin göçü. Maalesef iyi yetişmiş insanları tutamıyoruz. Tek başına gecekondulaşmadan bahsetmek doğru değil. Bunun tarımsal bir boyutu var. Ne yazık ki Türkiye'de 16 bin köy bir gecede mahalle oldu. Hem evrak beyannamesi hem çöp vergisi mükellefi oldular. Tarımdan, üretimden uzaklaştılar. Bu Türkiye için çok büyük bir travma oldu. Net olarak Türkiye Cumhuriyeti ‘Siz tarımla uğraşmayın bırakın gidin' demiş oldu. Nasıl ki İstanbul Kadıköy'de hayvan bakamazsınız tarım yapamazsınız, bizim kapatılan 16 bin köyümüzde de durum aynı. Kısacası insanları tarımdan uzaklaştırmaya yönelik bir politika var Türkiye'de. Böyle olduğu için kırsaldan kente göç devam ediyor ucuz güç haline geliyor şehirde yaşayan insanların ekmeğiyle rekabet halinde oluyor. Beraberinde her anlamda yoksullaşma ve çölleşme başlıyor. Özetle bizim gecekondu politikamız dediğimiz şey kırsalda başlayan bir hikaye. Biz kırsaldaki üretimi destekleyecek üretimden aile ekonomisini geçindirecek politikalar üretmeye çalışıyoruz. Böyle yaparak vatandaşımızın köyünde kalmasını üretmeye devam etmesini mümkün hale getirmek istiyoruz. Tarladaki üretilen ürünle kentteki tüketicinin sofrasında bir bağ var ve bu bağın sürmesi lazım ki her iki tarafta zenginleşsin.”

İş istihdamında odaların rolü büyük

Öğrencilerin iş olanağı istihdamı ile kaygılarına elinden geleni yapacağının sözünü veren Başkan Tunç Soyer, “Şehir plancıların kentin vazgeçilmez unsurlarından olduğunu düşünüyorum. Stratejik planlar hazırlıyoruz, arama konferansları yapıyoruz, fikir alışverişlerinde bulunuyoruz ama hepsinin gelip dayandığı yer bu kentin planlaması. Stratejik plan şehir planlaması olmadan bir hiç. Bunun öneminin bilincindeyim. Odaların iş konusunda etkisi çok, 80 yılı öncesinde siyaset üzerinde de çok etkileri vardı. Bugün odaların kolu kanadı budanmış halde maalesef. Biz tüm odalarla buluşuyoruz, görüş alıyoruz ve tüm belediyeler arasında bir bağ kurmaya çalıyoruz hem belediyeler bir şeyler öğrensin hem odaların gücü artsın diye” dedi.

Doğadan uzaklaştıran her şeyle mücadele

 

İzmir Aliağa Nemrut Limanı'nın çevreye olan etkisi sorusuna cevap veren Başkan Tunç Soyer, “İnsanlar ne kadar doğayla iç içe olursa mutlu bir hayat yaşarlar. Biz doğanın bir parçasıyız. Tam da doğanın ta kendisiyiz. Doğayla kavga ettikçe aslında kendimize yabancılaşıyoruz. O yüzden kente her daim bu perspektifle bakıyoruz. Nerde bir kirlilik varsa doğanın kaynağını sömüren insandan uzaklaştıran ne varsa hepsiyle mücadele ediyoruz. Yeşil alanları en az iki misli büyütecek alan düzenlemeleri planladık. Meles çayı boyunca en az 1 milyon metrekarelik yeşil rekreasyon alanı tasarlıyoruz. Kent içinde büyük yeşil alan rekreasyonları tasarlıyoruz. Üstelik hepsini büyük uluslararası yarışmalarla yapacağız. Bu yeşil meselesi kentlerimizi betona teslim edip kimliksizleştirirken bizi de doğadan uzaklaştırdı. Ama biz buna izin vermeyeceğiz” dedi.

"İzmir'e 5-6 üniversite daha yapılsın"

İzmir'de birden çok üniversite kurulmasını istediklerini belirten Başkan Soyer, “İzmir' de bir tane üniversite yeri yok en az 5-6 üniversite kuracak yer var. Yaşam Bilimleri Üniversitesi, Sakin Şehir Üniversitesi, Tıp Üniversitesi, Çin Araştırma Üniversitesi gibi üniversiteler kurulsun istiyoruz. Çin'in edebiyatını müziğini resmini teknolojisini İzmir'deki uygulama alanlarını araştıracak ve belki de İYTE'nin içinde yüksek teknoloji vadisi diyebileceğimiz böyle bir şey düşünüyoruz. Hiçbiri şehir içinde değil hepsi şehrin çeperlerinde. Bir kentin geleceğinin olması üniversite gençliğinin kent nüfusunun oranlarıyla ilgili. Yani 4 milyonluk kentte en az 400 bin öğrenci olmalı ki kentin geleceğinde o gençliğin bir katkısı olsun kenti aydınlık geleceğe taşısın. Şu anda İzmir' de öğrenci sayısı 180 binlerde, İzmir bu kadar öğrenciye daha ev sahipliği yapabilecek güçte" diye konuştu.

“Tekrar evimizdeyiz”

Beş yıllık bir sürgün hayatı yaşadıklarını belirten TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Orhan Sarıaltun “Beş yıldan sonra tekrar evimize döndüğümüz için çok mutluyuz. Bu bakımdan Selçuk Belediye Başkanı Filiz Sengel'e teşekkür ediyoruz. Kampçılarımızın önemli destekçilerinden bizi hiç yalnız bırakmayan birçok kampımıza katılıp bizlerle bir araya gelen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer'e hem bizlerle olduğu için hem de desteklerini esirgemedikleri için teşekkür ediyorum” dedi. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel de “İlki burada yapılmış arada 5 yıllık bir moladan sonra tekrar sizi burada görmek ayrı gurur oldu. Burada paylaşacaklarınızı ve öğreneceklerinizi düşününce çok keyifli olacaktır eminim. Bizde sizinle birlikte artı bir değer kazanmış olduk. Bunun için ben de size teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.