MEME KANSERİNDEN KORUNMANIN 9 YOLU
Çağın korkutan hastalığı olan ve son yıllarda gençlerde de sıkça görülen meme kanserinden, yaşam tarzınızda yapacağınız bazı değişikliklerle büyük ölçüde korunmanın mümkün olduğunu biliyor muydunuz? A
Editör: Aliağa Medya
15 Ekim 2018 - 22:35
Çağın korkutan hastalığı olan ve son yıllarda gençlerde de sıkça görülen meme kanserinden, yaşam tarzınızda yapacağınız bazı değişikliklerle büyük ölçüde korunmanın mümkün olduğunu biliyor muydunuz? Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir, “Yeni tanı alan meme kanserlerinin yaklaşık yarısı erken adet görme, ilk doğum yaşının geç olması, geç menopoz gibi risk faktörlerine bağlıdır. Yaklaşık yüzde 5- 10 kadarında da ailesel meme kanserleri ile ilişkilidir. Geri kalanlar yaşam şekli, çevresel faktörler gibi değiştirilebilir etkenlere bağlıdır. Temel yaşam tarzı değişiklikleri ile meme kanserinden korunmak mümkündür” diyor. Ülkemizde ve dünyada kadınların en sık kapısını çalan, her 8 kadından birinde görülen meme kanserinden korunmanın 9 yolunu anlatan Prof. Dr. Gökhan Demir, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamındaönemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sağlıklı beslenin ve sağlıklı kilonuzu koruyun
Obezite özellikle hormon duyarlı meme kanseri riskini artırıyor. Vücuttaki fazla yağ dokusu östrojeni artırarak meme kanseri açısından risk oluşturuyor. Yapılan çalışmalar Akdeniz diyetinin meme kanseri riskini azalttığına işaret ettiğinden, günde en az 3 porsiyon mevsiminde sebze ve meyve, lifli gıdalar tüketmek gerekiyor. İşlenmiş gıdalardan, yağlı yiyeceklerden ise uzak durun.
Fiziksel olarak aktif olun ve düzenli egzersiz yapın
Yapılan çalışmalar; obeziteden bağımsız olarak fiziksel aktivite ve haftada en az 3 gün 40 dakika yapılan egzersizin meme kanserine karşı koruyucu olduğunu ortaya koyuyor.
Sigarayı bırakın, gerekirse destek alın
Sigara meme kanseri için de risk faktörü. Elektronik sigaralar da dahil olmak üzere her türlü tütün türevinden uzak durun. Eğer sigara içiyorsanız en kısa zamanda bırakmak üzere danışmanlık alın.
Uyku düzeninize dikkat edin
Dünya Sağlık Örgütü, uyku düzensizliğini kanserojen etkiler arasında sayıyor. Gece vardiyasında çalışan kadınlarda yapılan çalışmalar bu kadınlarda meme kanseri riskinin arttığını gösteriyor. Uyku sırasında salınan bir hormon olan melatoninin kansere karşı koruyucu olduğu yönünde kanıtlar giderek artıyor.
Alkolden uzak durun
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir “Düzenli olarak günde 2-3 kadeh alkol tüketen kadınlarda meme kanseri riski yüzde 20 artmaktadır. Günde bir kadeh alkol tüketenlerde bile riskin yüzde 7 oranında arttığı gösterilmiştir. Son birkaç yılda uluslararası onkoloji cemiyetleri, Dünya Sağlık Örgütü alkol kullanımına giderek daha çok dikkat çekmekte ve uyarılarda bulunmaktadır” diyor.
Yıllık taramanızı yaptırın
40 yaş üzerindeyseniz hiç yakınmanız ve aile öykünüz olmasa dahi yıllık taramanızı yaptırın. Erken tanı hayat kurtarıyor. Yıllık muayene, mamografi ve ultrason ile tarama programlarında meme kanseri tanısı alan her beş kadından biri kurtarılıyor.
Emzirme
Yapılan çalışmalar; erken yaşta bebek sahibi olmanın ve bebeği emzirmenin meme kanserine karşı koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Emzirme sürecinde meme dokusu daha düşük oranda östrojene maruz kalıyor ve emzirme süresi arttıkça koruyuculuk artıyor.
Gerekirse danışmanlık alın
Ailenizde özellikle de birinci ve ikinci derece yakınlarınızda meme kanseri hikayesi varsa tarama açısından genetik danışmanlık almak faydalı. Özellikle meme kanseri ile ilişkisi olduğu bilinen ve kuşaklar boyunca aktarılabilen bazı gen mutasyonu taşıyıcılarında meme kanseri ortaya çıkmadan önce alınabilecek koruyucu önlemler mevcut.
Gereksiz hormon ilaçları kullanmayın
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir “Gereksiz hormon ilaçları kullanmayın. Hormonal tedaviler çok dikkatli, yakın hekim kontrolünde yapılması gereken tedavilerdir. Fertilite tedavilerinin ve hormon replasmanı tedavilerinin yakın hekim gözetiminde yapılması riski azaltmaz. Uzamış tedavilerden kaçınmayı öneriyorum. Bu dönemde mamografik ve ultrasonografik takiplerin de daha özenli yapılması şart” diyor.