İzmir için Uydu Kentler Projesini biran önce hayata geçirmeliyiz"
Editör: Aliağa Medya
19 Kasım 2020 - 21:13
İzmir için Uydu Kentler Projesini biran önce hayata geçirmeliyiz”
Bir an önce “Uydu Kentler Projesi” oluşturulmasının gerekliliğine vurgu yapan MHP İzmir 25. Dönem Milletvekili Murat Koç, “Hayatı sağlam zeminlere taşımak zorundayız. Fay hatları üzerinde kurulan dönüşmesi gereken yerleri Kuzey doğuya taşıyarak kurulacak Uydu kentlere, deprem fay hattı olmayan kaya gibi sağlam zeminlere yapmalıyız” dedi.
Bornova’nın köyleri; yaşam için mükemmel yer
Bornova’nın Kayadibi köyü ile Karaçam, Çamiçi köylerindeki zemini sağlam Milli Emlak’a ve Hazineye ait araziler gecekondu oluşturulmadan yeni plan ve şehirciliğin tüm donatılarıyla planlanarak uydu kentler kurulmalıdır.
40 sene önce Bornova Belediye Başkanı Naşit Kılıç, Bornova Ovasının gerçeğini bilerek gecekondulaşmayı önlemek için o günün zor şartlarıyla ve kısıtlı imkanlarıyla Atatürk mahallesinin alt yapısını hazırlayarak kentleşmesini sağlamıştır. Daha sonraları İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura; Evka1, Evka2, Evka3 ve Evka4‘lerde ovadaki şehirleşmenin yükünü, zemini sağlam yerlere taşımıştır. Bu somut örneklerden yola çıkarak açıkladığımız bölgelerde uydu şehirler kurulması kaçınılmazdır.
Bir diğer önerimizde; İzmir’in zemini sağlam ama geçmişte plansız şehirleşmeyle oluşan Cengizhan, Gürçeşme, Gültepe, Karabağlar, Yeni çamlık ve Buca’nın kıyı bölgelerindeki Akıncılar, Gediz mahallerinde kentsel dönüşüme gidilerek yeni ve modern sosyal yapılarla yeniden yapılmalıdır. Bu bölgelerin düzenli ve modern şehirleşmesiyle 50 milyon metre kare alana sahip bu alanlar, dönüştürülerek sağlam yaşam merkezlerine kavuşacaktır.
“Coğrafya kaderdir ancak Doğru yerlere imar yapmak Bilimsel gerçektir”
İzmir’de yaşadığımız 6,6 şiddetindeki deprem sonucunda 116 canımızı kaybettik. Son İzmir depreminden herkes ders almalı, artık ovalardan, fay hattı bulunan riskli bölgeleri imar planından çıkarılmalı. “Coğrafya kaderdir” sözü gerçekten çok doğru bir söz. Türkiye’nin jeolojik özellikleri gereği ülkemiz bir deprem ülkesi. Deprem öldürseydi en çok Japonya’da ölüm olurdu. 30 Ekim İzmir depremi bize bu gerçeği bir kez daha göstermedi mi? Sağlam zemine yapılan, Fay hattında ve Ova’da olmayan yerler yapılar, sapa sağlam ayakta kaldı, diğerleri yıkıldı. O zaman asıl odaklanmamız gereken, enerjimizi harcamamız gereken deprem ve fay hatları içinde yaşadığımız yapıların daha sağlam yerlere inşa etmektir. Biz depremi insan eliyle düzeltemeyiz ama yapılarımızı teknolojinin gereklerine göre düzenleyebiliriz.
Hükümetimiz ve Belediyemiz bir an önce Uydu Kentleri hayata geçirmeli
Türkiye’nin İktidarıyla muhalefetiyle ve yerel yönetimleriyle birlikte kararlı bir şekilde el birliğiyle, Uydu Kent Projesini hayata geçirmesi gerekiyor. 1999 depremi Türkiye için bir milat oldu. Gerek hazır betona geçiş, gerek yeni deprem yönetmeliği gerekse yapı denetim sistemi yapılar için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Dolayısıyla teknolojik imkanlar ve standartlar yükseldi hata payları azaldı. Bizim en büyük problemimiz eski yapı stoklarımız ve kaçak yapılarımızdır.
“İzmir’de 109 bin bina, 580 bin bağımsız bölümde sorun var”
İzmir Depreminin ardından gelinen son durumu özetleyen MHP İzmir 25. Dönem Milletvekili Koç “Şu an itibariyle 4 bin 239 yıkılmış veya yıkılacak ağır hasarlı, 6 bin 929 orta hasarlı bağımsız birim var. Toplamda 11 bin 168 aile evlerinden oldu. Şu an yaklaşık 6 bin kişi, 2 bin 600 civarında çadırda yaşıyor. Depremden sonra 109 bin bina ve 580 bin bağımsız bölümde sorun olduğu tespit edildi, Bunların yüzde 70’i 1990 öncesi yapılmış. Yüzde 30’u da 1990 ve 2000 arası inşa edilmiş. 2000 sonrası yapılan binalarda ise sorun yok. Bu da 2000 sonrası çıkarılan imar yönetmeliklerin işe yaradığını gösteriyor. Türkiye için “kentsel dönüşüm” hayati bir konudur. İzmir Depremi’nde 116 vatandaşımız hayatını kaybetti. Acil olarak ve kararlı bir şekilde binalarımızı dönüştürmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Bunlar maalesef tehlike saçıyor.
Sözün özü, İzmir depreminden ders çıkarılmalı, 30 Ekim İzmir depreminden ders çıkarmamız lazım diyen Koç,“Yapı denetimi ve sigorta, inşaatın temelinden başlamalıdır. Böylece Binalar ruhsat aşamasındayken sigorta yaptırılacak ve tam kontrollü denetimin önü açılacaktır. Bina ayakta kaldığı, kullanıldığı müddetçe sorumluluğunu sigorta şirketi taşıyacak. Bina’nın projeden zemin etüdüne, imalatından teknik çalışmalara, oturma ruhsatından kullanımına kadar her adımı en iyi şekilde denetlenecek ve yaptıracaktır. Bunun sonucunda da denetim tam olacağından risk en aza inecektir” şeklinde konuştu.
Bir an önce “Uydu Kentler Projesi” oluşturulmasının gerekliliğine vurgu yapan MHP İzmir 25. Dönem Milletvekili Murat Koç, “Hayatı sağlam zeminlere taşımak zorundayız. Fay hatları üzerinde kurulan dönüşmesi gereken yerleri Kuzey doğuya taşıyarak kurulacak Uydu kentlere, deprem fay hattı olmayan kaya gibi sağlam zeminlere yapmalıyız” dedi.
Bornova’nın köyleri; yaşam için mükemmel yer
Bornova’nın Kayadibi köyü ile Karaçam, Çamiçi köylerindeki zemini sağlam Milli Emlak’a ve Hazineye ait araziler gecekondu oluşturulmadan yeni plan ve şehirciliğin tüm donatılarıyla planlanarak uydu kentler kurulmalıdır.
40 sene önce Bornova Belediye Başkanı Naşit Kılıç, Bornova Ovasının gerçeğini bilerek gecekondulaşmayı önlemek için o günün zor şartlarıyla ve kısıtlı imkanlarıyla Atatürk mahallesinin alt yapısını hazırlayarak kentleşmesini sağlamıştır. Daha sonraları İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura; Evka1, Evka2, Evka3 ve Evka4‘lerde ovadaki şehirleşmenin yükünü, zemini sağlam yerlere taşımıştır. Bu somut örneklerden yola çıkarak açıkladığımız bölgelerde uydu şehirler kurulması kaçınılmazdır.
Bir diğer önerimizde; İzmir’in zemini sağlam ama geçmişte plansız şehirleşmeyle oluşan Cengizhan, Gürçeşme, Gültepe, Karabağlar, Yeni çamlık ve Buca’nın kıyı bölgelerindeki Akıncılar, Gediz mahallerinde kentsel dönüşüme gidilerek yeni ve modern sosyal yapılarla yeniden yapılmalıdır. Bu bölgelerin düzenli ve modern şehirleşmesiyle 50 milyon metre kare alana sahip bu alanlar, dönüştürülerek sağlam yaşam merkezlerine kavuşacaktır.
“Coğrafya kaderdir ancak Doğru yerlere imar yapmak Bilimsel gerçektir”
İzmir’de yaşadığımız 6,6 şiddetindeki deprem sonucunda 116 canımızı kaybettik. Son İzmir depreminden herkes ders almalı, artık ovalardan, fay hattı bulunan riskli bölgeleri imar planından çıkarılmalı. “Coğrafya kaderdir” sözü gerçekten çok doğru bir söz. Türkiye’nin jeolojik özellikleri gereği ülkemiz bir deprem ülkesi. Deprem öldürseydi en çok Japonya’da ölüm olurdu. 30 Ekim İzmir depremi bize bu gerçeği bir kez daha göstermedi mi? Sağlam zemine yapılan, Fay hattında ve Ova’da olmayan yerler yapılar, sapa sağlam ayakta kaldı, diğerleri yıkıldı. O zaman asıl odaklanmamız gereken, enerjimizi harcamamız gereken deprem ve fay hatları içinde yaşadığımız yapıların daha sağlam yerlere inşa etmektir. Biz depremi insan eliyle düzeltemeyiz ama yapılarımızı teknolojinin gereklerine göre düzenleyebiliriz.
Hükümetimiz ve Belediyemiz bir an önce Uydu Kentleri hayata geçirmeli
Türkiye’nin İktidarıyla muhalefetiyle ve yerel yönetimleriyle birlikte kararlı bir şekilde el birliğiyle, Uydu Kent Projesini hayata geçirmesi gerekiyor. 1999 depremi Türkiye için bir milat oldu. Gerek hazır betona geçiş, gerek yeni deprem yönetmeliği gerekse yapı denetim sistemi yapılar için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Dolayısıyla teknolojik imkanlar ve standartlar yükseldi hata payları azaldı. Bizim en büyük problemimiz eski yapı stoklarımız ve kaçak yapılarımızdır.
“İzmir’de 109 bin bina, 580 bin bağımsız bölümde sorun var”
İzmir Depreminin ardından gelinen son durumu özetleyen MHP İzmir 25. Dönem Milletvekili Koç “Şu an itibariyle 4 bin 239 yıkılmış veya yıkılacak ağır hasarlı, 6 bin 929 orta hasarlı bağımsız birim var. Toplamda 11 bin 168 aile evlerinden oldu. Şu an yaklaşık 6 bin kişi, 2 bin 600 civarında çadırda yaşıyor. Depremden sonra 109 bin bina ve 580 bin bağımsız bölümde sorun olduğu tespit edildi, Bunların yüzde 70’i 1990 öncesi yapılmış. Yüzde 30’u da 1990 ve 2000 arası inşa edilmiş. 2000 sonrası yapılan binalarda ise sorun yok. Bu da 2000 sonrası çıkarılan imar yönetmeliklerin işe yaradığını gösteriyor. Türkiye için “kentsel dönüşüm” hayati bir konudur. İzmir Depremi’nde 116 vatandaşımız hayatını kaybetti. Acil olarak ve kararlı bir şekilde binalarımızı dönüştürmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Bunlar maalesef tehlike saçıyor.
Sözün özü, İzmir depreminden ders çıkarılmalı, 30 Ekim İzmir depreminden ders çıkarmamız lazım diyen Koç,“Yapı denetimi ve sigorta, inşaatın temelinden başlamalıdır. Böylece Binalar ruhsat aşamasındayken sigorta yaptırılacak ve tam kontrollü denetimin önü açılacaktır. Bina ayakta kaldığı, kullanıldığı müddetçe sorumluluğunu sigorta şirketi taşıyacak. Bina’nın projeden zemin etüdüne, imalatından teknik çalışmalara, oturma ruhsatından kullanımına kadar her adımı en iyi şekilde denetlenecek ve yaptıracaktır. Bunun sonucunda da denetim tam olacağından risk en aza inecektir” şeklinde konuştu.