İçişleri Bakanı Soylu, Foça'da jandarma komandoların yemin törenine katıldı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yeni Foça Jandarma Komando Teröristle Mücadele Harekatı Okul Komutanlığında düzenlenen 31. Dönem Jandarma Uzman Erbaş Komando Temek Kursu mezuniyet törenine katıldı. Törende, Boğaziçi Üniversitesinde meydana gelen “rektör eylemleri” hakkında konuşan Bakan Soylu, “Rektör ataması üzerinden hukuka, kanuna uygun atama üzerinden bu ülkeyi demokrasi dışı bir ülke gibi göstermek için önce o üniversite mensubu olmayan terör örgütleri irtibatlı, onların güdümünde üniversitede olay çıkarttılar. Sormak istiyorum; bir siyasi il başkanı üniversite rektör atamasında, oraya terör örgütü irtibatlı militanlarıyla gelenlerin içinde ne işi var? Bu ülke çok badire geçirdi. Çok zorluklardan geçti. Bu tip militan ruhlu insanları, ülkenin huzurunu bozmak isteyen siyasileri de çok gördük ama bu tezgaha bu ülke bir daha düşmez. Vandallar gibi üniversitenin kapısını kırdılar. Orası bilim yuvası. Oradan çıkacak projelerle ülkemiz gurur duymalıydı. Sonra da güvenliği sağlamaya çalışan güven güçlerimizi, polisimizi hedef tahtasına koydular. Polisi küçük düşürmeye çalıştılar. Hele bir köşe yazarı 12 Eylül darbecileri ile beraber kıyasladı. Bunun adı art niyetlilik, bunun adı kalem şeytanlığı, bunun adı Türk demokrasisine, Türkiye'nin birliğine, berberliğine, huzuruna operasyon çekmektir. Bu ülkenin gündemini nereye getirmeye çalıştıklarını, neye hazırlık yaptıklarını bilmiyor değiliz. Eski makam sahiplerinin ağzından eski darbeleri aklamaya çalışmalarını masum görecek de değiliz. Gazeteci bozuntusunun çıkıp muhalefet yapıyorum diye insanlara darbe tarifi yapmasını, eylem tarifi yapmasını alelade yorum deyip geçiştirecek değiliz. Bizim bu işlerden canımız çok yanmıştır. Bugün ülkemiz uçağını geliştiren, dünyanın her yerine arabasını ihraç eden bir ülke olmalıydı. Üniversitelerimiz dünyanın 100 üniversitesi arasına girme halinde olmalıydı. Darbeler bizi geciktirdi. Terör geciktirdi. İnatçıyız. 2 bin 200 yıllık devletin evlatlarıyız. Ne yaparlarsa yapsınlar; 15 Temmuz'u başaramadılar. 17-25 Aralık'ta, Gezi'de, 28 Şubat'ta başaramadılar. Birilerinin uşağı olan PKK, KCK, FETÖ, DEAŞ ile başaramadılar. Biz bu coğrafyanın, dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olacağız” diye konuştu.
“Çok badireler atlattık”
Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim için Cenabı Hak bakidir. Onun baki sıfatı her anlamda mutlaktır. Gerçektir ve tartışılmadır. Devletimiz bakidir. Devletimizin bekası da milletin gayreti duası ile olur. Bizler hepimiz bu kürsüleri bizden sonra gelecek olanlar, bu şerefli üniformayı giyenler devletin bekası için sorumluluk alan insanlarız. Bu millet devletine vatanına bayrağına aşık bir millettir. Devletini, bayrağı, vatanı için malını canını veren bir millettir. Yeri gelir evladını davul zurna ile askere yollar, ay yıldızlı bayrağa sarılı teslim alır. ‘Vatan sağ olsun' der ve acısını içine gömer. Yeter ki devleti başından gitmesin, yeter ki bayrağının gölgesi eksilmesin diye yeri gelir dünyayı karşısına alır. Çok badireler atlattık. Darbe mi görmedik, ihanet mi görmedik, istihbarat örgütleri ajanlarının oyunlarını mı görmedik. Dışarıdan tezgahlanmış kardeş kavgaları mı görmedik. Yabancı yatırımcıları olan 40 yıllık terör örgütleri mi görmedik.”
“Kalemleriniz devlete karşı cellatlık için hep bilenmiş oldu”
Dün gerçekleştirdiği Diyarbakır ziyaretinden bahseden Bakan Soylu, “Hain terör örgütünün evlatlarını 9 yaşında kaçırdığını, umutlarını hayatlarını çaldığı örgütün avukatlığını yapanların da bu ihanete aracılık ettiği o acılı anne babaların yanındaydım. Gazeteden binlerce dolar dolar maaş alan o insanlara sesleniyorum; 9 yaşında kaçırılıp, annesinin kucağından alınıp, babasının akşam eve geldiği zaman göremediği, o annenin acısını bir gün vicdanlarınızla beraber yazılarınıza döktünüz mü? Kalemleriniz devlete karşı cellatlık için hep bilenmiş oldu. Bir gün bu insanların vicdanına dokunmadınız. Bu ilkenin birliği beraberliği için nasıl bir gayret gösteririm diye düşünce içinde olmadınız. Darbe şakşakçısı oldunuz. Terör örgütüne yağdanlık yapanlar terör örgütleri ile kendi anlayışlarını bir tutanlara acaba nasıl methiyeler düzerim diye bir anlayış içinde oldunuz. İhaneti şerefiniz saydınız hala devam ediyorsunuz. Bu ülkeyi nasıl karıştırırım, bu ülkenin dünya ile rekabetini nasıl engellerim diye düşünüyorsunuz. Bizim evlatlarımız dünyada kendi alanlarında ay yıldızlı bayrağı en üst seviyeye çekmesinler diye nasıl bir gayret içerisinde olurum diye hayallerinizden kan damlatmaya çalıştınız. Size koskoca yazıklar olsun” ifadelerini kullandı.
“Çok cepheli taaruz ile karşı karşıyayız”
Türkiye'nin her zaman zorluklarla karşılaştığını söyleyen Bakan Soylu, şunları söyledi:
"Biz bunların hepsini gördük, yaşadık. Bugün devlete karşı başka tezgahlar ile karşı karşıyız. Demokrasiyi Truva atı kullanarak tezgahlarını devletimizin saygınlığını, itibarını hedef alan çok cepheli taaruz ile karşı karşıyayız. Vatandaş huzur bulsun diye 30 bin çarşı ve mahalle bekçisini göreve başlattık. Baktılar ki hırsızlık azaldı, baktılar ki vatandaş devletinden razı oldu; hemen zehir saçan kalemlerine sarıldılar. Virüs salgınında baktılar ki Avrupa, ABD'deki yağmalar burada yaşanmıyor, baktılar ki polis, jandarma market alışverişini vatandaşımızın, büyüğümüzün ayağına getiriyor, kesme kırpma videolarla bu kurumlarımızın itibarlarına saldırdılar. Helikopter yalanını ortaya attılar. Çıplak arama diye tezgahı ortaya koydular. Şiddet, taciz, tecavüz gibi en ahlaksız iftiraları atmaktan utanmadılar. Bütün yalanlarına, belgeleri ile cevap verdik.”
“Ülkemizin birliğine ve beraberliğine operasyon çektirmeyiz”
Diyarbakır temaslarını aktarmaya devam eden Soylu, “Diyarbakır annelerini ziyaret ettim. Bir annenin sözü hala içimde. ‘Demirtaş'ın annesi ‘evladım devletin elinde, onu almak istiyorum' diyor. Peki o anne ‘bir annenin evladı PKK'nın elinde onu almak istiyorum' diye niye demiyor. Biz enayi değiliz' diyor. Kanun tanımazlığı demokrasi diye yutturmaya çalıştıklarını, neyi niyetlediklerini biliyoruz. Bu devletin saygınlığına, kurumlarına dil uzattırmayız. Ülkemizin birliğine ve beraberliğine operasyon çektirmeyiz. Türkiye'nin 21. yüzyıla iyi başlaması, kalkınması, ayakta kalması hazmedilemiyor. PKK'nın mağaralarına hapsedilmesi hazmedilemiyor. Türkiye'nin kendi evlatlarının ürettiği İHA'ları ile terörle mücadele etmesini, hem kendi hem de bu coğrafyanın kardeşlik haklarını savunmasını anlamıyorlar. Salgına rağmen dünyandaki ekonominin sendelemesine rağmen ihracat rekorları kırmamızı hazmedemiyorlar. Milletimiz rahat olsun dağlarımızı terör yuvası olmaktan çıkardık” sözlerine yer verdi.
Törene İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin de katıldı. Törende, mezun olacak 863 uzman erbaş personelden 712'si jandarma ve 151'i Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personeli hazır bulundu. Ayrıca kursu derece ile bitiren personellere kurs belgeleri ve hediyeleri Bakan Soylu tarafından verildi. Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin ve birinci olan Jandarma Uzman Onbaşı Adil Bakır da bir konuşma yaptı. Daha sonra gösteriler düzenlendi ve komando andının okunmasının ardından tören geçidi icra edildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Güven Camii'nin açılışını yaptı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Jandarma Uzman Erbaş Komando Temel Kursu Mezuniyet Töreninin ardından, hayatını kaybeden Nadide Güven adına eşi ve çocukları tarafından yaptırılan Güven Camii'nde cuma namazını kıldı.
Daha sonra ibadethanenin açılışını hayırsever Osman Güven ve çocuklarıyla gerçekleştiren Soylu, cuma namazını komutanlıktaki camide kılmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Güven ailesine teşekkür eden Soylu, "Jandarmamızı, buradaki komandomuzu 5 vakit bu yerleşkenin içerisinde ezanla, namazla buluşturdukları için şükranlarımızı ifade ediyoruz. Allah kabul etsin. Allah hayırlarıyla inşallah öteki dünyada da onları buluştursun. Duamız odur. Aynı zamanda da eşine rahman diliyoruz. Evlatlarına da çok teşekkür ediyoruz. Allah'ın evini burada yaptılar. Hayır, hizmet en büyük nasip meselesidir. Nasip oldu. Bize de bugün burada cumayı kılmak nasip oldu" dedi. Soylu ve Osman Güven, ardından kurdeleyi keserek camiyi dualarla ibadete açtı.
Güven ailesi, Bakan Soylu'ya Kur'an-ı Kerim hediye etti.