Göğüs ağrılarını hafife almayın!

KALP- DAMAR HASTALIKLARININ 7 RİSK FAKTÖRÜNE DİKKAT!

Göğüs ağrılarını hafife almayın!
Editör: Aliağa Medya
31 Ocak 2021 - 15:54
Kalbe giden damarların sertleşmesi, ani kalp krizi ile birlikte hayati riske yol açabiliyor. Yaş, cinsiyet ve genetik faktörler damar sertliğinin değiştirilemeyen nedenlerini oluştururken; kişiye özel yaşam tarzı değişiklikleri ile kalp hastalıklarından korunmak mümkün olabiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kardiyoloji ve Girişimsel Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Uğur Coşkun, koroner arter hastalıkları ile ilgili dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. 

Göğüs ağrılarını hafife almayın
Damar sertliği yani ateroskleroz, atar damarların iç tabakalarında kolesterol, kalsiyum, bağ dokusu hücreleri ve iltihabi hücrelerin birleşmesi sonucunda oluşturmuş oldukları plaklar ile karakterize patolojik bir olay olarak ifade edilmektedir. Bu plaklar arteri fiziksel olarak daraltarak veya anormal arter akımı ve fonksiyonuna neden olarak kalp kasına kan akışını azaltabilir. Azalan koroner damar kan akımı, kalp adalesine sunulan oksijen ve yaşamsal besinlerin yetersiz kalmasına neden olur. Kalp kasının belli bir bölgesine giden kan akımının tamamen kesilmesi veya kalp kasının enerji ve yaşamsal ihtiyaçlarının yeterince karşılanamaması ve bu durumun da uzun sürmesi kalp krizine yol açabilir. Bu nedenle koroner damar hastalığından kaynaklanabilen göğüs ağrıları hafife alınmamalıdır. 

Vücudun en önemli endokrin kaynağı olan damarların endotel tabakası hasar görmemeli
Kanın dolaştığı damar lümenini döşeyen ve kan ile temas eden endotel tabakası aslında vücudun en önemli endokrin organıdır. Değişen fizyolojik ve patolojik durumlara göre damar gerilimini ayarlayarak beslediği dokulara sunduğu kan akışını dengede tutmaya çalışır. Ayrıca endotel tabakası tek katlı yassı epitelden oluşan çok ince bir tabaka olmasına rağmen yaptığı çok sayıda küçük hormon salgıları ile yaşam için çok önemli fonksiyonların düzenlenmesini sağlar. Çok sayıda risk faktörü ve yaşlanmayla ortaya çıkan bu endotel bütünlüğün bozulması ve endotel altına okside olmuş kötü huylu LDL kolesterolün geçişi aslında damar sertliği sonucu oluşan kalp damar, beyin damar ve periferik damar hastalıklarının ortaya çıkışının ana nedenidir. Damar bozulmasının kalp damarlarında olması kalp krizine, beyin damarlarında olması serebrovasküler olaylara (strok veya beyin felci), bacak atardamarlarında ağrı olması yürürken baldır ağrılarına ve bağırsak damarlarında olması yemek sonrası dayanılmaz karın ağrılarına neden olur. 

Erken tanı ve tedavi damar hastalıklarını önleyebilir
Damarlardaki bu bozulmalar değişik organlarda çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur. Ancak erken dönemde alınacak koruyucu önlemlerle bu hastalıkların oluşmasını veya ilerlemesini yavaşlatmak mümkün olabilmektedir. Hastanın damar sertliğine neden olan yaş, cinsiyet, genetik nedenler ve diğer risk faktörleri tek tek belirlenerek düzeltilebilir. Bu risk faktörleri tedavi edilirken bazı yüksek risk durumuna sahip hasta grupları dışında hemen ilaç tedavileri başlanmamaktadır. Hastanın öncelikle çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri yapması gerekir. Risk faktörleri değiştirilemeyen ve değiştirilebilenler olarak ikiye ayrılır.

Değiştirilemeyen risk faktörleri: 

Yaş: 65 yaş üstündeki hastalarda kalp damar sıklığı belirgin şekilde artar. 
Cinsiyet: Koroner arter hastalığı riski erkeklerde kadınlara göre çok erken yaşlarda başlarken, kadınlarda menopoz sonrası sıklığı artarak erkeklerle aynı düzeye gelir
Genetik faktörler: Birinci derecede akrabalardaki koroner arter hastalığı hikayesi hastada risk faktörü oluşturur. 
Değiştirilebilen (önlenebilen) risk faktörleri:

Diyabet (şeker hastalığı): Diyabet, kalp damar hastalığı eşdeğeri kabul edilen bir risk faktörü olarak kabul edilmekle birlikte beslenme, egzersiz ve ideal ilaç kullanım uyumu gösteren şeker hastaları uzun yıllar kalp damar sorunu yaşamadan sağlıklı bir yaşam sürebilir. 

Hipertansiyon: Kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerinde olması ve ilaç kullanmak zorunda kalan hastalar bu risk faktörüne sahiptir. Sağlıklı yaşam tarzı ve düzenli ilaç kullanımı kalp damar ve beyin damar komplikasyonlar ile ilgili riskleri azaltır. 

 Kolesterol yüksekliği: LDL kötü huylu kolesteroldeki yükseklik endotel altında yağ birikimi yaparak atar damarda kolesterol plağı geliştirip damar sertliğine neden olur. HDL iyi huylu kolesterol ise damar endoteli altındaki yağ içeriğini tersine taşıyan koruyucu özellikli bir kolesteroldür. HDL kolesterolü yükselten en önemli faktörler ise programlı kardiyo egzersizleri, sigaranın bırakılması ve ölçülü miktarda ceviz fındık gibi gıdaların tüketilmesidir. 

Sigara: Sigara içenlerde kalp hastalığı riski içmeyenlere göre 2 kat daha fazladır. Kalp krizi geçirme riski ise sigara içenlerde içmeyenlere göre 3-4 kat daha fazladır. Sigara hem kötü huylu kolesterol olan LDK kolesterolün oksitlenme oranını yükselterek damar endotel zarı altına geçişini artırır hem de inflamasyon denilen mikropsuz yangıya neden olan faktörleri arttırarak kolesterol plağında hacim artışı ve yapısının çatlama gibi akut komplikasyonlara meyilli hale gelmesine neden olur. Bunun dışında kanın akışkanlığını azaltır ve kan hücrelerin birbirine yapışma riskini yükseltir.

Obezite: Metabolik sendroma neden olarak her türlü damar sertliği ile ilgili hastalık risklerini artırır. Obezite trigliseriti yükseltir, insülin direncini artırır. Ayrıca fiziksel hareketi kısıtlar ve tansiyon yüksekliğine yol açar. Fazla kilolarından kurtulan hastanın damar sertliği riski de en aza iner. 

Fiziksel hareket azlığı: Tüm risk faktörlerine olumsuz etkisi vardır. Fiziksel açıdan hareketsiz bir yaşam tarzı ile iskelet kasları zayıflar, insülin direnci artar, damar esnekliği azalır, kan basıncı yükselir, kişinin kendine güveni azalır ve depresyona eğilimi artar. 

Stres ve gerilim: Sürekli kısıtlı bir zamanda iş yetiştirmek zorunda olmak, üstleri tarafından azarlanma stresi,  baskı, yoğun ofis temposunda çalışmak ve devamlı tartışma ortamında bulunmak gibi durumlar da stres hormonları olan adrenalin ve kortizol gibi hormonlarının kanda sürekli yüksek olmasına neden olur. Bunlar da kan basıncını ve nabzı yükseltir. İnsülin direncinde artışa neden olur. Ani stres atakları ise kalp krizlerini ve aritmileri tetikleyebilir. Günlük yaşamda stresin kalbe etkileri konusunda bilinçli olunmalı ve mümkün olduğunca bu tür gerilimlerden uzak durulmalıdır.