EÜ'den çevre ve doğal kaynakların korunmasını ve sürdürülebilirliğini amaçlayan proje
Proje 11. Kalkınma Planı tarım ve çevre hedeflerine katkı verecek
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), 2020 yılı 1. döneminde bir sonraki dönemi beklemeden başvuru yapılmasına imkân sağlanan ARDEB-1001 projelerinin bilimsel değerlendirme sonuçlarını açıkladı. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Hüsnü Kayıkçıoğlu’nun yürütücülüğünü yaptığı “Organik Atık Yönetiminde Yenileşimci Kompostun Toprak Katkı Maddesi Olarak Kullanım Potansiyeli: Üretim Teknolojisi, İklim Değişikliğiyle Mücadele, Toprak Kalitesi ve Bitki Gelişimi Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı proje desteklenmeye uygun bulundu.
Ege Üniversiteli bilim insanları öncülüğünde hazırlanan projelerin TÜBİTAK tarafından desteklenmeye devam ettiğini söyleyen Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “2020 yılı 1. döneminde TÜBİTAK-1001 programı kapsamında sunulan ve yapılan inceleme sonucunda “C+” alarak bir sonraki dönemi beklemeden tekrar başvuru hakkı elde edilen proje, Üniversitemiz yürütücülüğünde bu dönem desteklenmesine karar verilen 13 projeden birisi oldu. Ziraat Fakültemiz öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Hüsnü Kayıkçıoğlu’nun yürütücülüğünü yaptığı proje; üniversite, kamu ve özel sektör işbirliği ile hazırlandı. Proje ekibimizi tebrik eder, başarılar dilerim” diye konuştu.
“Toprak, en hayati doğal kaynaklardan biridir”
Projenin detayları ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Hüseyin Hüsnü Kayıkçıoğlu, “Toprak, en hayati doğal kaynaklardan biridir. Milyonlarca insan için gıda üretmekle birlikte dünya ekonomisine katkı sunan endüstriler için de hammadde sağlamaktadır. Öte yandan hızlı nüfus artışı ve tüketim, toprak kirliliği tehlikesini de beraberinde getirmiştir. Atık yönetimi ve biyoteknolojik yaklaşım interaksiyonuyla optimize edilen tarımda yenileşimci kompost kullanımı; toprak, su ve biyoçeşitlilik açısından var olan kapasiteyi koruyarak sürdürülebilir kılmak açısından stratejik öneme sahiptir” dedi.
“Atık tavuk dışkısı üretimi çevre açısından endişe verici boyutta”
Ülkemizde tavukçuluk sektörünün gelişmesiyle atık dışkı üretiminin çevre açısından endişe verici boyutlara ulaştığını ifade eden Doç. Dr. Kayıkçıoğlu, “Gübrenin nasıl bertaraf edileceği, kanatlı endüstrisinin sürdürülebilir gelişimini kısıtlayan önemli bir sorun haline gelmiştir. Herhangi bir işlemden geçirilmeden kullanılma potansiyeli bulunmayan tavuk gübresi için kompostlaştırma uygun bir alternatif olabilir. Bu bağlamda geleneksel kompostlamanın dezavantajları olan uzun kompostlaştırma sürelerine, nihai ürünün heterojen doğasına, bitki besin elementi kayıplarına, sera gazı salınımlarına ve geniş kompostlaştırma alanı sorunlarına çözüm getireceği öngörülen biyoreaktör kullanılarak kompost elde edilecek olması bu projenin özgünlüğüne katkıda bulunmaktadır. Proje kapsamında pilot ölçekli biyoreaktör ile kompostlama işleminin hızlandırılacak ve farklı C:N oranları ile organik, inorganik ve biyolojik zenginleştiricilerle çalışılacak olması projenin özgünlüğünü yansıtmaktadır. Projede üretilecek kompostun etkinliğinin, küresel ısınmanın daha da trajik hale getirdiği ve tarımsal üretimin adapte olmak zorunda olduğu kısıtlı sulama koşullarında yürütülecek tarla ve sera denemelerinde; topraktan salınan sera gazlarının (CO2, N2O ve CH4) belirlenmesiyle, yeni nesil sekanslama ile topraktaki 16S, 18S ve fungal ITS genlerinin dağılımlarının saptanmasıyla ve N-döngüsünün biyoişaretleyici genleri kullanılarak (amoA, nirK, nirS, nosZ ve nifH) takibinin yapılmasıyla ortaya koyulacak olduğu bir çalışmanın ulusal ve uluslararası literatürde bulunmaması projeye güçlü bir özgünlük katmaktadır” diye konuştu.
“Ulusal ve uluslararası bilgi eksikliğini giderecek”
Projenin başarıyla sonuçlandırılması ile elde edilecek bulguların bu konudaki ulusal ve uluslararası bilgi eksikliğini giderme potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kayıkçıoğlu, “11. Kalkınma Planında artan gıda talebinin, iklim değişikliğinin, kentleşmenin toprak ve su kaynakları ile tarımsal ürünler ve üretici üzerinde baskı oluşturduğundan bahsedilmekte olup, değişen iklime uygun tarımsal üretim teknolojilerine ihtiyaç olduğu belirtilmektedir. TÜBİTAK tarafından desteklenmesine karar verilen proje bu anlamda planla uyumlu olmakla birlikte, çevre ve doğal kaynakların korunmasını ve sürdürülebilir yönetimini amaçlayan yaklaşımla da aynı doğrultudadır.” dedi.