"Bu proje İzmir için milat"
Editör: Aliağa Medya
11 Ağustos 2021 - 13:57
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kenti afetlere karşı dirençli kılma vizyonu doğrultusunda kentte depremsellik araştırması yapılması ve zemin davranış modelinin çıkarılması için İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, ODTÜ ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile protokol imzaladı. Başkan Soyer, Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırması ve mikrobölgeleme etüt projesini hayata geçireceklerini söyleyerek, “Yurttaşlar nerede, ne kadar güvende olduklarını bilecekler. Bu proje İzmir için milat” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kenti afetlere dirençli kent haline getirme hedefiyle İzmir’de depremsellik araştırması yapılması ve zemin davranış modelinin çıkarılması için İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, ODTÜ ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile protokol imzaladı. 30 Ekim 2020’de meydana gelen İzmir depreminin ardından konutlara deprem güvenlik karnesi vermeye yönelik çalışma başlatan Büyükşehir, şimdi de kenti etkileme riski taşıyan deniz ve karadaki fay hatlarının inceleneceği bir depremsellik araştırması yapacak. Ayrıca Bayraklı, Bornova ve Konak ilçe sınırları içerisindeki yaklaşık 10 bin 802 hektarlık alanın zemin yapısı ile zemin davranış özelliklerinin modellenmesini sağlayacak. Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırması ve mikrobölgeleme etüt projesini hayata geçireceklerini söyleyen Başkan Soyer, heyecanlı olduklarını belirterek, “Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırması projesi için yola çıkıyoruz. Hem zemin hareketliliğinin tespiti, hem bu kadar geniş bir bölgede çalışmanın yapılacak olması, bu şehirde yaşayan herkesin, şehre olan güven duygusu ile aidiyetini de pekiştirecek sonuç doğuracak. En azından insanlar nerede, ne kadar güvende olduklarını bilecekler. O nedenle çok önemli bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar gösterdiğiniz anlayış ve işbirliği duygusu için çok teşekkür ediyorum. Türkiye'ye de örnek olmasını diliyorum” dedi.
“İzmir için milat”
Başkan Soyer, “Her yerel yönetim benzer bir kaygıyı güderek, benzer bir arayış içerisine girerek böyle çözümler üretir. Bizim arkadaşlarımızı da teşekkür ediyorum. Herkes çok büyük bir özveri ile çalıştı, büyük bir gayret gösterdi. Bu ortak pişirilen bir hikaye oldu. Umarım çalışma süreci de öngörülen takvim içerisinde, öngörülen koşullarda devam eder. Halkımızın karşısına bu çalışmayı sonlandırarak çıkma fırsatı buluruz” diye konuştu. Türkiye'nin çok seçkin eğitim kurumlarının bu işin içerisinde olması kendilerine büyük bir gönül rahatlığı verdiğini ifade eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Çok ciddi bir ekip var. Ve çok farklı alanlarda çalışmalar yapılacak. Biz de büyük bir heyecanla bunu halkımızla paylaşmak istiyoruz” dedi.
İklim krizi nedeniyle daha çok karşılaşılacak yangınlar, kuraklık gibi konuların yerel yönetimlere tarihinde olduğunda çok daha önemli sorumluluklar yüklediğini kaydeden Başkan Soyer, şöyle devam etti: “Yerel yönetimlerin de tek çaresi bilim. Başka çaremiz yok. Hayatın akışını doğru okumak ve bunu bilimin ışığında okuyarak kentimiz için çözümler çıkarmak gerekiyor. Bizim başka çaremiz yok. Çünkü kriz daha çok etkilemeye devam edecek. Daha çok vurmaya devam edecek. Proje tamamlandıktan sonra, bu şehirde nerede ne yapılması gerektiği, nasıl yapılması gerektiğini konuşmaya başlayacağız. İzmir için milat.”
“Bu çalışmayı İzmir'e katkı olarak görüyorum”
ODTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zeyrek de projeyi duyunca çok heyecanlandığını belirterek, “Ekibin yetkinliği bizim için çok önemli. Biliyorsunuz ODTÜ yetkinlikler üzerine, kabiliyetler üzerine kurulmuş bir üniversite. Çok heyecanlandık biz de. Bu çalışmayı İzmir'e, ülkemize bir katkı olarak görüyorum. Yangın, deprem konuları felaket yürek parçalayıcı. Bu sorunların tek çözümü de bilimdir, çalışmaktır, güç birliğidir. Üniversitemiz bu konulara her zaman açık oldu. Önce size Tunç bey, daha sonra tüm ekibinize ve projede emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
“Her şeye hazırlıklı olmamız lazım”
İzmir Yüksek Teknoloji Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alper Baba da bundan sonraki süreçlerde çok doğa olayı ile karşılaşılacağını ifade etti. Türkiye'nin aktif tektonik bir bölge olduğunu anımsatan Alper Baba, “İzmir de yenilikçi, güzel bir kent olunca, her şeye hazırlıklı olmamız lazım. Biz Türkiye'nin batı yüzüyüz. Işık saçan bölgesiyiz. İnovasyon kentiyiz. Biz üniversite olarak elimizden geldiğince katkı koymaya çalışıyoruz. Kentimize hayırlı olsun. Umarım başarılı bir proje olur, olacağına da inanıyorum. Ekip çok güçlü, en iyisini yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.
“Bilimi referans alan çalışmaların yapılıyor olması önemli”
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Proje Koordinatörü Prof. Dr. Erdin Bozkurt ise projenin içeriği ve uzmanlık alanları ile çok güzel bir çalışma olduğunu dile getirdi. Bozkurt, şunları söyledi: “Türünün ilk örneğini oluşturacak. Türkiye'ye örnek olacak. Bu projeyi bir sosyal sorumluluk kapsamınsa değerlendiriyoruz. 30 Ekim İzmir depreminden sonra sizin söylediğiniz cümleyi unutmadım. Bu projede olmamın en önemli nedenlerinden biridir. İzmir için çok projelerinizin olduğunu, çok ciddi yatırımlar düşündüğünüzü ama deprem sonrası insanların kendini güvende hissetmedikleri bir şehirde bu projelerin anlamlı olmadığını söylemiştiniz. İzmir'in yarınlarını, geleceğini, çocuklarımızın iyi bir yaşam sürmesi için bu tür bilimi referans alan çalışmaların yapılıyor olması çok önemli. Biz de kararlılığınıza, bu çabanıza tüm katkımızı sunacağız. Çorbada birazcık da olsa tuzumuzun olması çok önemli.”
Törene İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Suphi Şahin ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Projeler Sorumlusu Prof. Dr. Cahit Çağlar Yalçıner de katıldı.
Tusunami tehlikesi ve tedbirleri araştırılacak
Çalışma ile İzmir’in yer aldığı bölgenin yüksek riskli depremselliği ve gelecekteki depremlere maruz kalma potansiyeli araştırılacak, kıyı ve körfez boyunca tsunami tehlikesi ile başta Bornova Baseni olmak üzere zemin yapısı ve heyelandan sıvılaşmaya kaya düşmesinden taşkına kadar geniş bir yelpazedeki tehlike faktörleri modellenecek.
Proje kapsamında hidrojeolojik araştırma ve modellemeler İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, jeofizik araştırma ve modellemeler ise Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ndeki bilim insanlarınca üretilecek. 10 ayrı üniversiteden 43 bilim insanı ve 18 uzman mühendisin yer alacağı proje kapsamında İzmir'i olası bir depremle etkileyebilecek 100 kilometre çapında karada ve denizdeki tüm faylar araştırılacak. İzmir ve yakın çevresinde gelecekte kaç büyüklüğünde bir deprem olabileceği ve hangi tarih aralıklarında gerçekleşebileceği, geçmişte deprem üreten faylar üzerinde yapılacak araştırmalarla belirlenmeye çalışılacak. Bu araştırmalar paleosismolojik çalışmalarla karada faylar üzerinde açılacak hendekler ile denizde ise deniz tabanında yapılacak sondajlardan alınacak karotlar ve laboratuvar analizleriyle gerçekleştirilecek.
Zeminlerin deprem etkisindeki riskleri ve davranışlarının belirlenmesi için jeoteknik-mikrobölgeleme çalışmaları yapılacak. 8100 metresi derin sondaj olmak üzere toplam 71 bin 265 metre uzunluğunda 3000 zemin sondajı yapılacak. Proje çalışmalarının 30 ay içinde tamamlanması öngörülüyor.
Depreme karşı güvenli kent için
30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen deprem sonrasında Büyükşehir İzmir’i depreme karşı güvenli kent haline getirmek için ve izlenecek yol haritasını oluşturmak amacıyla çeşitli üniversitelerden gelen akademisyenler, afet yönetiminde paydaş kurum ve kuruluşların temsilcileri, ilçe Belediyeleri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla 11-13 Mart 2020’de “İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması” düzenledi. Buluşmada risk azaltıcı ve koruyucu tedbirlerin bir an önce alınmasının önemi vurgulanarak kentin depremsellik araştırmasının ivedilikle tamamlanması, zemin yapısının ve davranış özelliklerinin belirlenmesi önerilmişti.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kenti afetlere dirençli kent haline getirme hedefiyle İzmir’de depremsellik araştırması yapılması ve zemin davranış modelinin çıkarılması için İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, ODTÜ ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile protokol imzaladı. 30 Ekim 2020’de meydana gelen İzmir depreminin ardından konutlara deprem güvenlik karnesi vermeye yönelik çalışma başlatan Büyükşehir, şimdi de kenti etkileme riski taşıyan deniz ve karadaki fay hatlarının inceleneceği bir depremsellik araştırması yapacak. Ayrıca Bayraklı, Bornova ve Konak ilçe sınırları içerisindeki yaklaşık 10 bin 802 hektarlık alanın zemin yapısı ile zemin davranış özelliklerinin modellenmesini sağlayacak. Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırması ve mikrobölgeleme etüt projesini hayata geçireceklerini söyleyen Başkan Soyer, heyecanlı olduklarını belirterek, “Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırması projesi için yola çıkıyoruz. Hem zemin hareketliliğinin tespiti, hem bu kadar geniş bir bölgede çalışmanın yapılacak olması, bu şehirde yaşayan herkesin, şehre olan güven duygusu ile aidiyetini de pekiştirecek sonuç doğuracak. En azından insanlar nerede, ne kadar güvende olduklarını bilecekler. O nedenle çok önemli bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar gösterdiğiniz anlayış ve işbirliği duygusu için çok teşekkür ediyorum. Türkiye'ye de örnek olmasını diliyorum” dedi.
“İzmir için milat”
Başkan Soyer, “Her yerel yönetim benzer bir kaygıyı güderek, benzer bir arayış içerisine girerek böyle çözümler üretir. Bizim arkadaşlarımızı da teşekkür ediyorum. Herkes çok büyük bir özveri ile çalıştı, büyük bir gayret gösterdi. Bu ortak pişirilen bir hikaye oldu. Umarım çalışma süreci de öngörülen takvim içerisinde, öngörülen koşullarda devam eder. Halkımızın karşısına bu çalışmayı sonlandırarak çıkma fırsatı buluruz” diye konuştu. Türkiye'nin çok seçkin eğitim kurumlarının bu işin içerisinde olması kendilerine büyük bir gönül rahatlığı verdiğini ifade eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Çok ciddi bir ekip var. Ve çok farklı alanlarda çalışmalar yapılacak. Biz de büyük bir heyecanla bunu halkımızla paylaşmak istiyoruz” dedi.
İklim krizi nedeniyle daha çok karşılaşılacak yangınlar, kuraklık gibi konuların yerel yönetimlere tarihinde olduğunda çok daha önemli sorumluluklar yüklediğini kaydeden Başkan Soyer, şöyle devam etti: “Yerel yönetimlerin de tek çaresi bilim. Başka çaremiz yok. Hayatın akışını doğru okumak ve bunu bilimin ışığında okuyarak kentimiz için çözümler çıkarmak gerekiyor. Bizim başka çaremiz yok. Çünkü kriz daha çok etkilemeye devam edecek. Daha çok vurmaya devam edecek. Proje tamamlandıktan sonra, bu şehirde nerede ne yapılması gerektiği, nasıl yapılması gerektiğini konuşmaya başlayacağız. İzmir için milat.”
“Bu çalışmayı İzmir'e katkı olarak görüyorum”
ODTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zeyrek de projeyi duyunca çok heyecanlandığını belirterek, “Ekibin yetkinliği bizim için çok önemli. Biliyorsunuz ODTÜ yetkinlikler üzerine, kabiliyetler üzerine kurulmuş bir üniversite. Çok heyecanlandık biz de. Bu çalışmayı İzmir'e, ülkemize bir katkı olarak görüyorum. Yangın, deprem konuları felaket yürek parçalayıcı. Bu sorunların tek çözümü de bilimdir, çalışmaktır, güç birliğidir. Üniversitemiz bu konulara her zaman açık oldu. Önce size Tunç bey, daha sonra tüm ekibinize ve projede emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
“Her şeye hazırlıklı olmamız lazım”
İzmir Yüksek Teknoloji Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alper Baba da bundan sonraki süreçlerde çok doğa olayı ile karşılaşılacağını ifade etti. Türkiye'nin aktif tektonik bir bölge olduğunu anımsatan Alper Baba, “İzmir de yenilikçi, güzel bir kent olunca, her şeye hazırlıklı olmamız lazım. Biz Türkiye'nin batı yüzüyüz. Işık saçan bölgesiyiz. İnovasyon kentiyiz. Biz üniversite olarak elimizden geldiğince katkı koymaya çalışıyoruz. Kentimize hayırlı olsun. Umarım başarılı bir proje olur, olacağına da inanıyorum. Ekip çok güçlü, en iyisini yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.
“Bilimi referans alan çalışmaların yapılıyor olması önemli”
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Proje Koordinatörü Prof. Dr. Erdin Bozkurt ise projenin içeriği ve uzmanlık alanları ile çok güzel bir çalışma olduğunu dile getirdi. Bozkurt, şunları söyledi: “Türünün ilk örneğini oluşturacak. Türkiye'ye örnek olacak. Bu projeyi bir sosyal sorumluluk kapsamınsa değerlendiriyoruz. 30 Ekim İzmir depreminden sonra sizin söylediğiniz cümleyi unutmadım. Bu projede olmamın en önemli nedenlerinden biridir. İzmir için çok projelerinizin olduğunu, çok ciddi yatırımlar düşündüğünüzü ama deprem sonrası insanların kendini güvende hissetmedikleri bir şehirde bu projelerin anlamlı olmadığını söylemiştiniz. İzmir'in yarınlarını, geleceğini, çocuklarımızın iyi bir yaşam sürmesi için bu tür bilimi referans alan çalışmaların yapılıyor olması çok önemli. Biz de kararlılığınıza, bu çabanıza tüm katkımızı sunacağız. Çorbada birazcık da olsa tuzumuzun olması çok önemli.”
Törene İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Suphi Şahin ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Projeler Sorumlusu Prof. Dr. Cahit Çağlar Yalçıner de katıldı.
Tusunami tehlikesi ve tedbirleri araştırılacak
Çalışma ile İzmir’in yer aldığı bölgenin yüksek riskli depremselliği ve gelecekteki depremlere maruz kalma potansiyeli araştırılacak, kıyı ve körfez boyunca tsunami tehlikesi ile başta Bornova Baseni olmak üzere zemin yapısı ve heyelandan sıvılaşmaya kaya düşmesinden taşkına kadar geniş bir yelpazedeki tehlike faktörleri modellenecek.
Proje kapsamında hidrojeolojik araştırma ve modellemeler İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, jeofizik araştırma ve modellemeler ise Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ndeki bilim insanlarınca üretilecek. 10 ayrı üniversiteden 43 bilim insanı ve 18 uzman mühendisin yer alacağı proje kapsamında İzmir'i olası bir depremle etkileyebilecek 100 kilometre çapında karada ve denizdeki tüm faylar araştırılacak. İzmir ve yakın çevresinde gelecekte kaç büyüklüğünde bir deprem olabileceği ve hangi tarih aralıklarında gerçekleşebileceği, geçmişte deprem üreten faylar üzerinde yapılacak araştırmalarla belirlenmeye çalışılacak. Bu araştırmalar paleosismolojik çalışmalarla karada faylar üzerinde açılacak hendekler ile denizde ise deniz tabanında yapılacak sondajlardan alınacak karotlar ve laboratuvar analizleriyle gerçekleştirilecek.
Zeminlerin deprem etkisindeki riskleri ve davranışlarının belirlenmesi için jeoteknik-mikrobölgeleme çalışmaları yapılacak. 8100 metresi derin sondaj olmak üzere toplam 71 bin 265 metre uzunluğunda 3000 zemin sondajı yapılacak. Proje çalışmalarının 30 ay içinde tamamlanması öngörülüyor.
Depreme karşı güvenli kent için
30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen deprem sonrasında Büyükşehir İzmir’i depreme karşı güvenli kent haline getirmek için ve izlenecek yol haritasını oluşturmak amacıyla çeşitli üniversitelerden gelen akademisyenler, afet yönetiminde paydaş kurum ve kuruluşların temsilcileri, ilçe Belediyeleri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla 11-13 Mart 2020’de “İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması” düzenledi. Buluşmada risk azaltıcı ve koruyucu tedbirlerin bir an önce alınmasının önemi vurgulanarak kentin depremsellik araştırmasının ivedilikle tamamlanması, zemin yapısının ve davranış özelliklerinin belirlenmesi önerilmişti.