Aliağa'da '28 Şubat Sonrası' konferansı

Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Aliağa Temsilciliği tarafından “28 Şubat sonrası“ konulu konferans düzenlendi

Aliağa'da '28 Şubat Sonrası' konferansı
Editör: Aliağa Medya
05 Mart 2018 - 21:04

Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Aliağa Temsilciliği tarafından “28 Şubat sonrası“ konulu konferans düzenlendi.


Konuşmacılardan Gazeteci –Yazar Abdurrahman Dilipak, 47 yıldır sanık olduğunu, 500 yıldan fazla mahkumiyet talebi ile yargılandığını belirterek, "28 Şubat’ın herkes için acı bir yanı var; benim için de öyle" dedi.

Tüpraş Halk Eğitim Merkezinde düzenlenen konferansa, Aliağa Belediye Başkan Yardımcısı Mehmedali Özkurt, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ogün Derse, TÜGVA İzmir İl Temsilcisi Yasin Keskin, AK Parti ilçe teşkilatı yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Moderatörlüğünü Ali Osman Karabulut’un yaptığı programda Gazeteci – Yazar Abdurrahman Dilipak, ünlü Aktivist-Yazar Tuğrul Selmanoğlu konuşmacı olarak yer aldı.

Program bir dakikalık saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Programın açılış konuşmasını yapan Türkiye Gençlik Vakfı Aliağa Temsilcisi Muhammet Doğan, Türkiye Gençlik Vakfı olarak geçmişinden ders alıp, geleceğe emin adımlarla yürümek için, tarihte yaşanmış olayları asla unutmayacaklarının söyledi. Doğan, "28 Şubat bu anlamda asla unutmayacağımız bir süreçtir; 15 Temmuz gibi. Çünkü 15 Temmuz’u iyi okursak, 28 Şubatı iyi analiz edersek hainlerin bu vatanla neden bu kadar çok uğraştıklarını daha iyi anlarız. 28 Şubat sürecinde genç yaşıyla Hakkı savunmayı görev edinen, nihayetinde idamla yargılanan, sonra yüreğini ve canını 15 Temmuz’da bir kez daha ortaya koyan yiğit kahramanlarımızdan Şehit Halil Kantarcı’yı, darbe girişimin seyrini değiştiren Şehit Ömer Halis Demir’i, köprüde hain kurşunlara ilk adımı atanlardan Şehit Erol Olçok ve oğlu Tayyip Olçok’un şanları anlatmakla bitmeyecektir” dedi.

"28 Şubat’ın herkes için acı bir yanı var, benim için de”


Konferansa konuşmacı olarak katılan  Gazetec i-Yazar Abdurrahman Dilipak Konuşmasına “Annem beni darbelerin ortasında doğurmuş. 60 darbesini hatırlıyorum, çocuktum. 12 Mart’ta mahkûm oldum, yurt dışına kaçmak için İstanbul’a geldim. 74 affıyla kurtuldum. Ama 47 yıldır sanığım, hala devam ediyor. Kesintisiz 47 yıldır sanığım. 500 yıldan daha fazla mahkûmiyet talebi ile yargılandım. Hiç içeri girmedim nasıl oldu bilmiyorum ama. Bir günde 5 defa haftada 5 gün duruşmaya çıktığım oldu. Bir avukat bir hâkim benim kadar mahkemeye çıkmamıştır. Özellikle o 28 Şubat döneminde. 28 Şubat’ın herkes için acı bir yanı var, benim için de” diyerek” başlayan gazeteci i-y a z a r Abdurrahman Dilipak “Batı BÇG’yi, SSCB’nin dağılmasından sonra, tehlikenin rengi “kızıl” değil, artık “yeşil” olunca, İslam’a karşı yeni bir soğuk savaş cephesi açtıkları süreçte “Komünizmle Mücadele” yerine “Şeriatla Mücadele” için örgütledi. FETÖ’yü ise, ABD, NATO, Batı ve İsrail’e yönelik tehdit oluşturmayan, alameti farikaları kaybolmuş “yeni bir İslam” imalatı için kullandı. “İslamofobya” bu aklın ürünü idi. El Kaide’den devşirilen DAEŞ de aynı aklın ürünü idi. BÇG’liler işi abartıp, “İslam’ın ılımlısı-radikali olmaz” noktasına götürdüler. Uluslararası sistem ise, radikalleri tasfiye edip, artık, sol, liberal, laikçi ve Kemalist unsurlar yerine “ılımlı İslamcılar”ı sisteme entegre etmek istiyorlardı. BÇG’liler, ordu, iş, istihbarat, polis ve bürokrasideki namaz kılan, başörtülü herkesi hedefe koyunca, BÇG’lileri ordudan tasfiye etmek ve FETÖ’nün önünü açmak için REFAH-YOL hükümetine kapı aralandı. Erbakan’ı harekete geçirmek için ordu içindeki bazı BÇG’lilerin iktidara karşı meydan okumaları deşifre edildi. Ama Erbakan, “Bakalım kanlı mı olacak kansız mı” diye harekete geçmedi. Çünkü Erbakan harekete geçerse aynen Gezi’de olduğu gibi herkesi sokağa dökeceklerdi. İçeride şiddetin kontrolden çıkma ihtimali vardı. Binlerce, on binlerce insanın hayatını kaybetme riski vardı. Erbakan hükümetten istifa ederek görevi Çiller’e terk etme kararı aldı. Eğer o gün bir Gezi kalkışması olsaydı, piyasayı, medyayı, STK’ları maniple edenlere karşı Çatlı devreye gidecekti. Çatlı ekibi iktidarın örtülü korumasını yapacaktı. “Sistem” böyle planlamıştı. Erbakan harekete geçmeyince BÇG kanadı harekete geçti ve Susurluk gerçekleşti. “şeklinde konuştu.




Program sonrasında katılımcılar Karikatürist Furkan Şimşek’e ait “ Darbe” konulu  karikatür sergisini gezdiler.