Aliağa Müftüsü Ramazan Çoşkun, Üç Ayların Manevi Önemini Vurguladı
"Üç Aylarda Neler Yapmalıyız? Müftü Ramazan Çoşkun Cevaplıyor"
Editör: Aliağa Medya
09 Ocak 2025 - 01:44
Aliağa Müftüsü Ramazan Çoşkun, Müslümanlar için büyük öneme sahip olan üç aylar hakkında önemli açıklamalarda bulundu
Müftü Çoşkun hicri takvimin recep ayıyla başlayan, şaban ile ramazan aylarıyla devam eden ve "üç aylar" olarak adlandırılan manevi açıdan önemli bir döneme girildiğini belirtti.
Bu dönemin tüm Müslümanlarca çok değerli sayıldığını, ibadet, yenilenme ve manevi bakımdan zenginleşme imkanı tanıdığını dile getiren Çoşkun , Regaip, Miraç ve Berat kandilleri ile Kadir Gecesi'nin üç aylar içinde idrak edileceğini vurguladı.
Üç aylardan sonuncusunun ayların sultanı olarak kabul edilen ramazan olduğunu belirten Müftü Çoşkun, "Bu aylarda yapılan ibadetler, sergilenen iyilikler, verilen zekat ve sadakalar diğer aylardan çok daha sevaplıdır" ifadelerini kullandı.
Üç Aylara Doğru
Üç aylar, ilahi rahmetin taştığı bir dönemdir" diyen Çoşkun, sözlerine şöyle devam etti:
Allah'ın her birimiz için takdir buyurduğu ömür hazinesi her gün bir bir azalıyor. Yolun sonuna ne kadar yakın olduğumuz belli değil. Hesap Günü için azık hazırlama fırsatı, her geçen gün elimizden hızla kaçıp gidiyor. Yüce Rabbimizin Ahsen-i takvim (Tîn, 95/4) olarak yarattığı insanoğlu, hızla akıp giden dünya hayatının içinde o kadar kaybolmakta ki, yaratılış gayesini hatırlatacak işaretlere ihtiyaç duymaktadır.
Nasıl ki yollarda yönümüzü bulmamıza yarayan, yolu nasıl takip etmemiz gerektiğini bildiren işaretler varsa, manevi hayatımıza yön veren hatalarımızı görüp kendimizi hesaba çekilmeden önce hesaba çekeceğimiz, dönüm noktaları olan mübarek gün ve gecelerimiz vardır.
Akıp giden zamanın önemli durakları olan ve içinde kandilleri barındıran… Işıklarıyla sadece karanlık gecelerimizi değil, aynı zamanda manevi feyziyle de bunalan gönüllerimizi aydınlatan, zihinlerimizi berraklaştıran… Mübarek gecelerle dolu Üç Aylarımız var.
Regaip Kandiliyle başlayan, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesiyle zirveye ulaşan, kandiller zincirini içinde barındıran, Ramazan Bayramıyla da maddî ve manevî alanda bayrama dönüşen manevi yükseliş ve bağışlanma ayları var.
Üç aylar, bizim için bir fırsatlar silsilesi adeta. Yaratılış gayemizi düşünmemiz, Yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için bir fırsat mevsimi adeta.
Gündelik hayatın karmaşası içerisinde bunalan ve daralan ruhumuzun inşirahı; genişliği ve ferahlığı için bir fırsat. Her şeyden öte arınmak için eşsiz bir fırsat.
Her gün ömür takvimimizden bir yaprak koparken, süratle ömür sermayemiz tükenirken, akıbetimiz olan ölüme hızla koşarken, şu fani olan hayat yolunda, dünyanın ötelere bir hazırlık yeri olduğunu idrak etmek, asıl ve ebedî olan ahiret yurduna hazırlanmak ve az zamanda çok kazanma vaktidir üç aylar.
İnsanoğlu bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde Allah’ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyi ise sevinip mutlu olacak; kötü ise pişmanlık duyarak mahcup olacaktır. Ancak bu mahcubiyetin orada faydası da olmayacaktır. Fayda görebilmek için önceden hazırlıklı olmak lazımdır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına bir baksın; Allah'tan sakının, çünkü Allah, işlediklerinizden haberdardır.'' (Haşr, 18)
Önümüzdeki üç ay içerisinde gündelik hayatın meşgale ve aldatıcılıından bizleri alıp, kendi hususi atmosferine götüren bu güzel ve özel günleri ardarda yaşayacağız.
İnsanlığın yeniden vahiyle buluştuğu hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı Ramazan ayı ve Kadir Gecesi’nin gölgesi üzerimize düştüğü şu günleri fırsat bilerek, önce kendimizden başlayarak ailemiz, çoluk çocuğumuz, akrabalarımız, komşularımızla ve tüm İslam âlemiyle birlikte üç ayların manevi atmosferine girip yeni bir başlangıç yapalım.
"Üç Aylar'' olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan aylarının feyizli ve bereketli maneviyat mevsimine bir kez daha girdik. 1 Ocak Çaramba günü üç aylar başladı. Üç ayların ilk kandili olan Regâib Kandilini 2 Ocak Perşembe günü idrak ettik elhamdulillah.
Üç aylar, kameri takvime göre Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu aylar, rahmet dalgalarının başladığı, manevî huzur ve sükûnun kalplere doğduğu, ilâhî rahmetin coştuğu aylardır. Peygamberimiz (s.a.s)in Receb ayı girdiğinde şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir.
“Allah’ım! Receb ve Şâban’ı hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan’a ulaştır...”.(Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259; Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, IV, 189)
Üç ayların birincisi olan Receb'in manevî değerine, Kur'an-ı Kerim’de şu şekilde işaret buyrulmuştur.
“Allah’ın gökleri ve yeri yönettiği günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır. Bu, dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin...”(Tevbe, 9/36.)
Bu ayet-i kerimede işaret edilen haram ayların Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları olduğunu Hz. Peygamber şu hadisleriyle açıklamışlardır:
“Muhakkak zaman Allah’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Bunlardan üçü peş peşedir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemaziyel-ahir ile Şaban ayları arasında olan Mudar Kabilesinin ayı Recep’tir”( Buhâri İlim 9; Müslim, “ Kasâme”, 29) Receb ayı da, o dört haram aydan birisi...
İşte önümüzdeki 1 Ocak Çaramba günü üç ayların başlangıcı ve Receb ayının ilk günü… Receb ayın İlk Cuma gecesi olan 2 Ocak Perşembe akşamı da Regaip Kandilidir.
Arifler, demişlerdir ki:
“Yıl, ağaç gibidir. Receb ayı ağacın yapraklı, şaban ayı meyveli, Ramazan ayı ise meyvesinin toplanacağı zaman gibidir.”
Nitekim Zünnun-i Mısri üç aylar hakkında şöyle demiştir:
“Recep tohum ekme ayıdır, Şaban sulama ayıdır, Ramazan hasat ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer. Ne yaparsa cezasını çeker.”Demek ki recep ayı, bizi ramazana hazırlayan bir mevsimin ilk adımı oluyor.
Ramazan da on bir ayın sultanı... İnsan Ona birden, hemencecik girmiyor, kendisini hazırlayarak, derleyip toparlayarak giriyor. Onun için, “Receb ayı tevbe ayıdır.” demişler. Şa’ban ayı ibadetlere devam etme ayıdır. Ramazan da mükâfatlarını alma ayıdır. Böyle farklı yorumlarla bu ayların birbirleriyle irtibatlı olduğu beyan edilmiştir.
Recep Ayı, gerek İslâm’dan önce gerekse İslâm’dan sonra mukaddes olarak bilinen bir aydır. İslâm dini gelmeden önce, bu ay girer girmez, Arap kabileleri arasında harp etmek, baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır, herkes kendisini bu ayda güven içinde hissederdi.
İslâm geldikten sonra da, bu aya olan hürmet devam ettirildi. Bu ay Regâib ve Mîrâc gibi mübarek geceler ve ilâhî tecellilerle şereflendirildi. Ülkemizde de asırlardır “Üç Aylar” geleneği oluşmuş ve “Ramazana hazırlık” Recep ayının gelmesiyle başlar hale gelmiştir. Bu mübarek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Yüce Allah’ın rahmet ve mağfireti, bu gecelerde mü’minler üzerine sağanak sağanak yağmaktadır.
Üç aylar, Rabbimizin rızasını aramak ve kazanmak için fırsatlarla dolu bir zaman dilimidir. Üç aylar, arınma, günahlardan kurtulup Hakka yönelme, ibadet, dua ve istiğfar zamanı. Ahirete yatırım vaktidir.
Üç aylar, yaralı kalplere merhem olmak, mahzun gönüllere neşe ve sevinç kaynağı olmak, mazlumun yanında yer almak, insanı insan yapan, değerine değer katan bütün güzelliklerle bu feyizli zamanlardan nasiplenmektir. Üç aylar, bizi esaret altına almaya çalışan her türlü kötü düşünce ve davranıştan arınma vaktidir. Zaman zaman içine düştüğümüz karanlıklarda körelen gözlerimizi aydınlatma, katılaşan kalplerimizi yumuşatma vaktidir.
Üç Aylar İçinde İdrak Edeceğimiz Kandiller:
Regaib Kandili
1 Ocak Çaramba günü üç ayların birincisi olan Recep ayına girdik. Bu Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece de tevbe ve istiğfarların af ve bağışlanmayla sonuçlandığı zaman dilimlerinden ilki olan Regaib kandilini idrak ederek, Kur’an ayına yaklaştığımız bu günlerde Rabbimize yönelerek O’nun gösterdiği hidayet yolundan gitme arzumuzu bir kez daha dile getirdik.
Receb ayının ilk cuma gecesi Regâib kandilidir. Regâib Kandili, Allah Teâlâ’nın kullarına bol bol bağışta bulunduğu, az ibadetlerine karşılık çok sevap verdiği bir rağbet gecesidir.
Her yıl gelen Regaip gecesi, üç aylar olarak bilinen ve manevi coşkunun daha yoğun yaşandığı müstesna zaman dilimlerinin başladığını haber verir. Kur’an ve oruç ayı Ramazan-ı şerifin müjdesini getirir. Günahlardan arınmak için sunulan imkân ve fırsatları; Rabbimizin sonsuz rahmet ve mağfiretini bizlere hatırlatır. Her yıl gelen Regaip gecesi rahmeti, bereketi ve mağfireti bol üç ayların manevi iklimine girildiğinin habercisidir. Regaip, Recep ayının da ilk cuma gecesidir.
Regaip, herhangi bir şeyi istemek, arzu duymak, meyletmek, bu emeller doğrultusunda tutkuyla çaba sarf etmek demektir. Regaip Kandili ise geleceğe, istikbale yönelik arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkânı veren, her türlü rağbeti, iyiye, doğruya, güzele, faydalı olana, hakka ve hakikate ve Rabbimize yöneltmemiz, bütün işlerimizi O’nun rızasına uygun hale getirmemiz gerektiğini hatırlatan mübarek bir gecedir. Asırlardır Müslümanlar bu geceyi büyük bir şevk ve heyecan ile kutlamaktadırlar.
Miraç Kandili
Miraç; recebin 27. gecesi… Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimize, Mekke döneminde bir gece, Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya, oradan da semaya yaptırılan manevi bir yolculuk… Sevgili Peygamberimizin, şirk koşmayanların affedilebileceği müjdesi, Bakara süresinin son iki ayeti ve beş vakit namaz hediyeleriyle ümmetini müjdelediği gece
“Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescidi Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescidi Aksa’ ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”
.Berat Kandili
Ramazan’ın müjdecisi… Şaban ayının on beşinci gecesi… Berat, borçtan, hastalıktan, suç ve cezadan beraat etme, kurtulma, günahlardan arınma, temize çıkma, ilâhî af ve rahmete nail olma ümididir.ُ
“Şaban ayının 15. gecesini ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Yok mu tövbe eden, tövbesini kabul edeyim? Yok mu rızık isteyen, rızık vereyim? Yok mu şifa isteyen, şifa vereyim... Yok mu başka isteği olan ona da istediğini vereyim?”(İbnMâce, “İkâmet”, 191) müjdesi verilen mubarek bir gecedir.
Kadir Gecesi
Yüce Yaratan’ın insanlığa kurtuluş çağrısı olan Kur’an’ın indirilmeye başlandığı, esenlik ve güvenliğin her tarafa yayıldığı, sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği kutlu gece… Kadir, kıymet bilme, Rabbimiz’ in bizlere sunduğu sayısız nimetlerin farkında olma zamanı…
“Şüphesiz biz onu Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin (o büyük fazlu şerefini) sana bildiren nedir? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve Rûh, Rableri’nin izni ile, her bir iş için iner de iner. O (gece) tan yeri ağarıncaya kadar bir selamdır.”(Kadir, 97/1-5)
Üç Ayları Değerlendirme Yolları
Üç aylar, günlerimizin yoğun ve karmaşık hayat akışı içinde kaybolup giden ve öze dönüşümüzü ihmal etmemizden dolayı bir nefis muhasebesi, bir öz denetim yapma fırsatıdır.
Zira malayanilerimiz ve dünyanın meşgaleleri bize bu nefis muhasebesini yapmamızı unutturuyor. Üç aylar kendimizle baş başa kalıp nefis muhasebesi yapmamız için çok büyük bir imkândır.
Nefis muhasebesi, Yüce Allah’la iletişimimizi sorgulama; geçmişimizi, içinde bulunduğumuz durumu, geleceğimizi gözden geçirmedir. Kendimizle hesap günü gelmeden önce hesaplaşmaktır. Manevi kayıplarımıza nedamet, yaptığımız ibadetlerin ilahî rahmete vesile olup olamayacağını tefekkürdür. “Düşünmez misiniz?”(En’am, 6/50) “Umulur ki tefekkür edersiniz.”(Bakara, 2/266)diye buyururken
Rabbimiz, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.”(Tirmizî, “Kıyame”, 25) derken kutlu Nebi; tefekküre davet eder insanı…
Tövbe-istiğfar; kulun günahını ve hatasını terk edip, dua ve niyaz ile Rabbinden bağışlanma dileyip bütün varlığıyla O’na dönmesi, Cenabı Hak’kın da kuluna af ve mağfiretle mukabelede bulunmasıdır. Tek şartı samimi olarak yapılmasıdır. Kur’an’ın “Nasûh tövbe” diye adlandırdığı da samimi tövbedir.
“Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!”(Tahrîm, 66/ 8) buyrulmaktadır. Nasıl tövbe etmemizin gerektiğini yine Kur’an’dan öğrenmekteyiz.
“…Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler! Belki böylece korktuğunuzdan kurtulur, umduğunuzu elde edebilirsiniz.”(Nur, 24/31) Bu sebeple, üç aylarda, Yüce Rabbimize yapmış olduğumuz günah, hata ve isyanlarımız için tevbe edelim, istiğfarda bulunalım. Günahlar insanların sırtında yüktür. Bu aylar ise bu yüklerden kurtulma fırsatlarıdır.
Kısaca “De ki: Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (Zümer, 39/53.)ayetiyle Rabbimizin bize açmış olduğu rahmet kapısına yönelelim. Bu günlerde, hatalarımız varsa onları terk edelim, kötü duygu ve düşüncelerimizi kalplerimizden atalım. Allah ve Resûlünü bize unutturan şeyleri bir tarafa bırakalım. Yüce Kitabımızda ki “Nefsini, ruhunu arındıran kurtuluşa ermiştir; onu kötülüklere gömüp kirleten de ziyana uğramıştır.” (Şems, 91/9-10.) düsturuyla nefsimizi ve ruhumuzu arındıralım. Birbirimize, anne ve babamıza, yakınlarımıza sevgiyle ve iyilikle yaklaşalım. Kalplerimiz bu güzel duygularla dolsun. Dünyamızı saran düşmanlıklara karşı birlik ve beraberlik içinde olalım. Yeryüzündeki bütün mazlumlar için dua edelim. Ülkemizin ve İslam âleminin içindeki buhranlardan kurtulması için üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirelim.
“Ölüm gelinceye kadar Rabbına ibadete (devam) et.” (Hicr, 15/99)buyuruyor Rabbimiz, “Amellerin en sevimli olanı az da olsa devamlı yapılanıdır.”(Buhârî, “Rikak”, 18; “İman”, 32; EbûDâvûd, Tatavvu", 27)der Kutlu Nebi (s.a.s.)
Nimete ermek, nimetle sürekli kalmak değildir. Kaybetmemek için birtakım sebeplere riayet edilir. Buna rağmen nimette kalmak da yine O’nun iznine bağlıdır. Üç Aylar bir nimet… Ramazan bir ganimet… Ancak nimetler bunlarla sınırlı değildir. O halde ibadeti yalnız bu aylara hasretmek de yanlış…
Üç Aylar, yaşantımızda kalıcı değişiklikler meydana getirmediği müddetçe tam anlamıyla idrak edilmiş olamaz.
Öyleyse, Sonsuza akıp giden zaman içerisinde bize sunulan ömrümüzü, bütünüyle Yüce Yaratıcıyı tanıma ve sevme imkânı olarak, mübarek gün ve geceleri de özümüze dönerek gaflet ve duyarsızlık içinde geçen günlerimizi sorgulamak, kendimizle hesaplaşmak, iyi ve güzel davranışları artırmak, kötü davranışlarımızı terk ederek kalbimizdeki manevi kirleri temizlemeye çalışmak için bize tanınmış özel imkânlar olarak değerlendirmeliyiz.
Bu aylar, günler, geceler münasebetiyle Yüce Rabbim birlik, dirlik ve beraberliğimizi daim eylesin. Zarar vermek isteyenlere fırsat vermesin. Ordumuzu, yurdumuzu, vatanımızı ve milletimizi her türlü tehlikelerden, afetlerden, bela ve musibetlerden korusun.. Ümmet-i Muhammed’e iyilikler nasip etsin. Zulüm altında olan Müslüman kardeşlerimize yardım etsin.
Bütün Müslümanların Üç Aylarını Cenab-ı Hak’tan hayırlara ve mutluluklara vesile olmasını dilerim.
Haber: İsmail Hakkı Ergün
Müftü Çoşkun hicri takvimin recep ayıyla başlayan, şaban ile ramazan aylarıyla devam eden ve "üç aylar" olarak adlandırılan manevi açıdan önemli bir döneme girildiğini belirtti.
Bu dönemin tüm Müslümanlarca çok değerli sayıldığını, ibadet, yenilenme ve manevi bakımdan zenginleşme imkanı tanıdığını dile getiren Çoşkun , Regaip, Miraç ve Berat kandilleri ile Kadir Gecesi'nin üç aylar içinde idrak edileceğini vurguladı.
Üç aylardan sonuncusunun ayların sultanı olarak kabul edilen ramazan olduğunu belirten Müftü Çoşkun, "Bu aylarda yapılan ibadetler, sergilenen iyilikler, verilen zekat ve sadakalar diğer aylardan çok daha sevaplıdır" ifadelerini kullandı.
Üç Aylara Doğru
Üç aylar, ilahi rahmetin taştığı bir dönemdir" diyen Çoşkun, sözlerine şöyle devam etti:
Allah'ın her birimiz için takdir buyurduğu ömür hazinesi her gün bir bir azalıyor. Yolun sonuna ne kadar yakın olduğumuz belli değil. Hesap Günü için azık hazırlama fırsatı, her geçen gün elimizden hızla kaçıp gidiyor. Yüce Rabbimizin Ahsen-i takvim (Tîn, 95/4) olarak yarattığı insanoğlu, hızla akıp giden dünya hayatının içinde o kadar kaybolmakta ki, yaratılış gayesini hatırlatacak işaretlere ihtiyaç duymaktadır.
Nasıl ki yollarda yönümüzü bulmamıza yarayan, yolu nasıl takip etmemiz gerektiğini bildiren işaretler varsa, manevi hayatımıza yön veren hatalarımızı görüp kendimizi hesaba çekilmeden önce hesaba çekeceğimiz, dönüm noktaları olan mübarek gün ve gecelerimiz vardır.
Akıp giden zamanın önemli durakları olan ve içinde kandilleri barındıran… Işıklarıyla sadece karanlık gecelerimizi değil, aynı zamanda manevi feyziyle de bunalan gönüllerimizi aydınlatan, zihinlerimizi berraklaştıran… Mübarek gecelerle dolu Üç Aylarımız var.
Regaip Kandiliyle başlayan, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesiyle zirveye ulaşan, kandiller zincirini içinde barındıran, Ramazan Bayramıyla da maddî ve manevî alanda bayrama dönüşen manevi yükseliş ve bağışlanma ayları var.
Üç aylar, bizim için bir fırsatlar silsilesi adeta. Yaratılış gayemizi düşünmemiz, Yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için bir fırsat mevsimi adeta.
Gündelik hayatın karmaşası içerisinde bunalan ve daralan ruhumuzun inşirahı; genişliği ve ferahlığı için bir fırsat. Her şeyden öte arınmak için eşsiz bir fırsat.
Her gün ömür takvimimizden bir yaprak koparken, süratle ömür sermayemiz tükenirken, akıbetimiz olan ölüme hızla koşarken, şu fani olan hayat yolunda, dünyanın ötelere bir hazırlık yeri olduğunu idrak etmek, asıl ve ebedî olan ahiret yurduna hazırlanmak ve az zamanda çok kazanma vaktidir üç aylar.
İnsanoğlu bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde Allah’ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyi ise sevinip mutlu olacak; kötü ise pişmanlık duyarak mahcup olacaktır. Ancak bu mahcubiyetin orada faydası da olmayacaktır. Fayda görebilmek için önceden hazırlıklı olmak lazımdır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına bir baksın; Allah'tan sakının, çünkü Allah, işlediklerinizden haberdardır.'' (Haşr, 18)
Önümüzdeki üç ay içerisinde gündelik hayatın meşgale ve aldatıcılıından bizleri alıp, kendi hususi atmosferine götüren bu güzel ve özel günleri ardarda yaşayacağız.
İnsanlığın yeniden vahiyle buluştuğu hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı Ramazan ayı ve Kadir Gecesi’nin gölgesi üzerimize düştüğü şu günleri fırsat bilerek, önce kendimizden başlayarak ailemiz, çoluk çocuğumuz, akrabalarımız, komşularımızla ve tüm İslam âlemiyle birlikte üç ayların manevi atmosferine girip yeni bir başlangıç yapalım.
"Üç Aylar'' olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan aylarının feyizli ve bereketli maneviyat mevsimine bir kez daha girdik. 1 Ocak Çaramba günü üç aylar başladı. Üç ayların ilk kandili olan Regâib Kandilini 2 Ocak Perşembe günü idrak ettik elhamdulillah.
Üç aylar, kameri takvime göre Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu aylar, rahmet dalgalarının başladığı, manevî huzur ve sükûnun kalplere doğduğu, ilâhî rahmetin coştuğu aylardır. Peygamberimiz (s.a.s)in Receb ayı girdiğinde şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir.
“Allah’ım! Receb ve Şâban’ı hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan’a ulaştır...”.(Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259; Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, IV, 189)
Üç ayların birincisi olan Receb'in manevî değerine, Kur'an-ı Kerim’de şu şekilde işaret buyrulmuştur.
“Allah’ın gökleri ve yeri yönettiği günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır. Bu, dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin...”(Tevbe, 9/36.)
Bu ayet-i kerimede işaret edilen haram ayların Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları olduğunu Hz. Peygamber şu hadisleriyle açıklamışlardır:
“Muhakkak zaman Allah’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Bunlardan üçü peş peşedir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemaziyel-ahir ile Şaban ayları arasında olan Mudar Kabilesinin ayı Recep’tir”( Buhâri İlim 9; Müslim, “ Kasâme”, 29) Receb ayı da, o dört haram aydan birisi...
İşte önümüzdeki 1 Ocak Çaramba günü üç ayların başlangıcı ve Receb ayının ilk günü… Receb ayın İlk Cuma gecesi olan 2 Ocak Perşembe akşamı da Regaip Kandilidir.
Arifler, demişlerdir ki:
“Yıl, ağaç gibidir. Receb ayı ağacın yapraklı, şaban ayı meyveli, Ramazan ayı ise meyvesinin toplanacağı zaman gibidir.”
Nitekim Zünnun-i Mısri üç aylar hakkında şöyle demiştir:
“Recep tohum ekme ayıdır, Şaban sulama ayıdır, Ramazan hasat ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer. Ne yaparsa cezasını çeker.”Demek ki recep ayı, bizi ramazana hazırlayan bir mevsimin ilk adımı oluyor.
Ramazan da on bir ayın sultanı... İnsan Ona birden, hemencecik girmiyor, kendisini hazırlayarak, derleyip toparlayarak giriyor. Onun için, “Receb ayı tevbe ayıdır.” demişler. Şa’ban ayı ibadetlere devam etme ayıdır. Ramazan da mükâfatlarını alma ayıdır. Böyle farklı yorumlarla bu ayların birbirleriyle irtibatlı olduğu beyan edilmiştir.
Recep Ayı, gerek İslâm’dan önce gerekse İslâm’dan sonra mukaddes olarak bilinen bir aydır. İslâm dini gelmeden önce, bu ay girer girmez, Arap kabileleri arasında harp etmek, baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır, herkes kendisini bu ayda güven içinde hissederdi.
İslâm geldikten sonra da, bu aya olan hürmet devam ettirildi. Bu ay Regâib ve Mîrâc gibi mübarek geceler ve ilâhî tecellilerle şereflendirildi. Ülkemizde de asırlardır “Üç Aylar” geleneği oluşmuş ve “Ramazana hazırlık” Recep ayının gelmesiyle başlar hale gelmiştir. Bu mübarek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Yüce Allah’ın rahmet ve mağfireti, bu gecelerde mü’minler üzerine sağanak sağanak yağmaktadır.
Üç aylar, Rabbimizin rızasını aramak ve kazanmak için fırsatlarla dolu bir zaman dilimidir. Üç aylar, arınma, günahlardan kurtulup Hakka yönelme, ibadet, dua ve istiğfar zamanı. Ahirete yatırım vaktidir.
Üç aylar, yaralı kalplere merhem olmak, mahzun gönüllere neşe ve sevinç kaynağı olmak, mazlumun yanında yer almak, insanı insan yapan, değerine değer katan bütün güzelliklerle bu feyizli zamanlardan nasiplenmektir. Üç aylar, bizi esaret altına almaya çalışan her türlü kötü düşünce ve davranıştan arınma vaktidir. Zaman zaman içine düştüğümüz karanlıklarda körelen gözlerimizi aydınlatma, katılaşan kalplerimizi yumuşatma vaktidir.
Üç Aylar İçinde İdrak Edeceğimiz Kandiller:
Regaib Kandili
1 Ocak Çaramba günü üç ayların birincisi olan Recep ayına girdik. Bu Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece de tevbe ve istiğfarların af ve bağışlanmayla sonuçlandığı zaman dilimlerinden ilki olan Regaib kandilini idrak ederek, Kur’an ayına yaklaştığımız bu günlerde Rabbimize yönelerek O’nun gösterdiği hidayet yolundan gitme arzumuzu bir kez daha dile getirdik.
Receb ayının ilk cuma gecesi Regâib kandilidir. Regâib Kandili, Allah Teâlâ’nın kullarına bol bol bağışta bulunduğu, az ibadetlerine karşılık çok sevap verdiği bir rağbet gecesidir.
Her yıl gelen Regaip gecesi, üç aylar olarak bilinen ve manevi coşkunun daha yoğun yaşandığı müstesna zaman dilimlerinin başladığını haber verir. Kur’an ve oruç ayı Ramazan-ı şerifin müjdesini getirir. Günahlardan arınmak için sunulan imkân ve fırsatları; Rabbimizin sonsuz rahmet ve mağfiretini bizlere hatırlatır. Her yıl gelen Regaip gecesi rahmeti, bereketi ve mağfireti bol üç ayların manevi iklimine girildiğinin habercisidir. Regaip, Recep ayının da ilk cuma gecesidir.
Regaip, herhangi bir şeyi istemek, arzu duymak, meyletmek, bu emeller doğrultusunda tutkuyla çaba sarf etmek demektir. Regaip Kandili ise geleceğe, istikbale yönelik arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkânı veren, her türlü rağbeti, iyiye, doğruya, güzele, faydalı olana, hakka ve hakikate ve Rabbimize yöneltmemiz, bütün işlerimizi O’nun rızasına uygun hale getirmemiz gerektiğini hatırlatan mübarek bir gecedir. Asırlardır Müslümanlar bu geceyi büyük bir şevk ve heyecan ile kutlamaktadırlar.
Miraç Kandili
Miraç; recebin 27. gecesi… Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimize, Mekke döneminde bir gece, Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya, oradan da semaya yaptırılan manevi bir yolculuk… Sevgili Peygamberimizin, şirk koşmayanların affedilebileceği müjdesi, Bakara süresinin son iki ayeti ve beş vakit namaz hediyeleriyle ümmetini müjdelediği gece
“Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescidi Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescidi Aksa’ ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”
.Berat Kandili
Ramazan’ın müjdecisi… Şaban ayının on beşinci gecesi… Berat, borçtan, hastalıktan, suç ve cezadan beraat etme, kurtulma, günahlardan arınma, temize çıkma, ilâhî af ve rahmete nail olma ümididir.ُ
“Şaban ayının 15. gecesini ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Yok mu tövbe eden, tövbesini kabul edeyim? Yok mu rızık isteyen, rızık vereyim? Yok mu şifa isteyen, şifa vereyim... Yok mu başka isteği olan ona da istediğini vereyim?”(İbnMâce, “İkâmet”, 191) müjdesi verilen mubarek bir gecedir.
Kadir Gecesi
Yüce Yaratan’ın insanlığa kurtuluş çağrısı olan Kur’an’ın indirilmeye başlandığı, esenlik ve güvenliğin her tarafa yayıldığı, sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği kutlu gece… Kadir, kıymet bilme, Rabbimiz’ in bizlere sunduğu sayısız nimetlerin farkında olma zamanı…
“Şüphesiz biz onu Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin (o büyük fazlu şerefini) sana bildiren nedir? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve Rûh, Rableri’nin izni ile, her bir iş için iner de iner. O (gece) tan yeri ağarıncaya kadar bir selamdır.”(Kadir, 97/1-5)
Üç Ayları Değerlendirme Yolları
Üç aylar, günlerimizin yoğun ve karmaşık hayat akışı içinde kaybolup giden ve öze dönüşümüzü ihmal etmemizden dolayı bir nefis muhasebesi, bir öz denetim yapma fırsatıdır.
Zira malayanilerimiz ve dünyanın meşgaleleri bize bu nefis muhasebesini yapmamızı unutturuyor. Üç aylar kendimizle baş başa kalıp nefis muhasebesi yapmamız için çok büyük bir imkândır.
Nefis muhasebesi, Yüce Allah’la iletişimimizi sorgulama; geçmişimizi, içinde bulunduğumuz durumu, geleceğimizi gözden geçirmedir. Kendimizle hesap günü gelmeden önce hesaplaşmaktır. Manevi kayıplarımıza nedamet, yaptığımız ibadetlerin ilahî rahmete vesile olup olamayacağını tefekkürdür. “Düşünmez misiniz?”(En’am, 6/50) “Umulur ki tefekkür edersiniz.”(Bakara, 2/266)diye buyururken
Rabbimiz, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.”(Tirmizî, “Kıyame”, 25) derken kutlu Nebi; tefekküre davet eder insanı…
Tövbe-istiğfar; kulun günahını ve hatasını terk edip, dua ve niyaz ile Rabbinden bağışlanma dileyip bütün varlığıyla O’na dönmesi, Cenabı Hak’kın da kuluna af ve mağfiretle mukabelede bulunmasıdır. Tek şartı samimi olarak yapılmasıdır. Kur’an’ın “Nasûh tövbe” diye adlandırdığı da samimi tövbedir.
“Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!”(Tahrîm, 66/ 8) buyrulmaktadır. Nasıl tövbe etmemizin gerektiğini yine Kur’an’dan öğrenmekteyiz.
“…Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler! Belki böylece korktuğunuzdan kurtulur, umduğunuzu elde edebilirsiniz.”(Nur, 24/31) Bu sebeple, üç aylarda, Yüce Rabbimize yapmış olduğumuz günah, hata ve isyanlarımız için tevbe edelim, istiğfarda bulunalım. Günahlar insanların sırtında yüktür. Bu aylar ise bu yüklerden kurtulma fırsatlarıdır.
Kısaca “De ki: Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (Zümer, 39/53.)ayetiyle Rabbimizin bize açmış olduğu rahmet kapısına yönelelim. Bu günlerde, hatalarımız varsa onları terk edelim, kötü duygu ve düşüncelerimizi kalplerimizden atalım. Allah ve Resûlünü bize unutturan şeyleri bir tarafa bırakalım. Yüce Kitabımızda ki “Nefsini, ruhunu arındıran kurtuluşa ermiştir; onu kötülüklere gömüp kirleten de ziyana uğramıştır.” (Şems, 91/9-10.) düsturuyla nefsimizi ve ruhumuzu arındıralım. Birbirimize, anne ve babamıza, yakınlarımıza sevgiyle ve iyilikle yaklaşalım. Kalplerimiz bu güzel duygularla dolsun. Dünyamızı saran düşmanlıklara karşı birlik ve beraberlik içinde olalım. Yeryüzündeki bütün mazlumlar için dua edelim. Ülkemizin ve İslam âleminin içindeki buhranlardan kurtulması için üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirelim.
“Ölüm gelinceye kadar Rabbına ibadete (devam) et.” (Hicr, 15/99)buyuruyor Rabbimiz, “Amellerin en sevimli olanı az da olsa devamlı yapılanıdır.”(Buhârî, “Rikak”, 18; “İman”, 32; EbûDâvûd, Tatavvu", 27)der Kutlu Nebi (s.a.s.)
Nimete ermek, nimetle sürekli kalmak değildir. Kaybetmemek için birtakım sebeplere riayet edilir. Buna rağmen nimette kalmak da yine O’nun iznine bağlıdır. Üç Aylar bir nimet… Ramazan bir ganimet… Ancak nimetler bunlarla sınırlı değildir. O halde ibadeti yalnız bu aylara hasretmek de yanlış…
Üç Aylar, yaşantımızda kalıcı değişiklikler meydana getirmediği müddetçe tam anlamıyla idrak edilmiş olamaz.
Öyleyse, Sonsuza akıp giden zaman içerisinde bize sunulan ömrümüzü, bütünüyle Yüce Yaratıcıyı tanıma ve sevme imkânı olarak, mübarek gün ve geceleri de özümüze dönerek gaflet ve duyarsızlık içinde geçen günlerimizi sorgulamak, kendimizle hesaplaşmak, iyi ve güzel davranışları artırmak, kötü davranışlarımızı terk ederek kalbimizdeki manevi kirleri temizlemeye çalışmak için bize tanınmış özel imkânlar olarak değerlendirmeliyiz.
Bu aylar, günler, geceler münasebetiyle Yüce Rabbim birlik, dirlik ve beraberliğimizi daim eylesin. Zarar vermek isteyenlere fırsat vermesin. Ordumuzu, yurdumuzu, vatanımızı ve milletimizi her türlü tehlikelerden, afetlerden, bela ve musibetlerden korusun.. Ümmet-i Muhammed’e iyilikler nasip etsin. Zulüm altında olan Müslüman kardeşlerimize yardım etsin.
Bütün Müslümanların Üç Aylarını Cenab-ı Hak’tan hayırlara ve mutluluklara vesile olmasını dilerim.
Haber: İsmail Hakkı Ergün