Aliağa CHP İlçe Başkanlığına Özcan Durmaz Seçildi.
İzmir Aliağa’da, CHP İlçe Başkanlığı’nın 12
Editör: Aliağa Medya
09 Aralık 2017 - 22:11
İzmir Aliağa’da, CHP İlçe Başkanlığı’nın 12. Olağan Kongresi gerçekleştirildi. Tek listenin çıktığı kongrede, Özcan Durmaz yeniden ilçe başkanlığına seçildi.
Aliağa Belediyesi Meclis ve Konferans Salonu’nda yapılan kongrede , Olağanüstü MYK toplantısı nedeniyle İstanbul’a gitmek zorunda kalan CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır’ın yerine kongrenin Divan Başkanlığı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, divan katipliklerini ise Pelin Evranos ile Hakan Turan yaptı.
Kongreye katılanlar arasında CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, CHP İl Başkanı Asuman Ali Güven, CHP İl Başkan Yardımcısı Utku Gümrükçü, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Gülsüm Filorinalı, CHP İl Eski Başkan Yardımcısı Ülkümen Rodoplu ve çok sayıda partili yer aldı. Kongreye Hakkari'nin Çukurca ilçesinde, geçen yıl teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Piyade Yüzbaşı Oğuz Özgür Çevik’in babası Recep Çevik de katıldı.
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, kongrenin açılış konuşmasında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınmasını eleştiren Balbay, “Battal İlgezdi bir an önce görevinin başına dönmelidir. Ataşehir Belediye Başkanımız, ‘hodri meydan, alnım ak’ diyor. Bu tablo bizde şu Anadolu deyimini çağrıştırıyor: ‘Hırsıza hırsız deme çuvalı başına geçirir.’ Bunu reddediyoruz. Bunu kabul etmeyeceğiz.” diye konuştu.
Balbay’ın ardından söz alan CHP İlçe Başkanı Özcan Durmaz, 4 buçuk yıldır Aliağa’da bir anlamda kamu görevi yürüttüğünü ifade etti. 4 buçuk yılı parti içi rehabilitasyon süreci, parti içinde barışın yeniden sağlandığı söyleyen Başkan Özcan Durmaz sözlerin şu şekilde devam etti “2012’de ilçe başkanlığı yarışında küçük bir oyla seçimi kaybetmiştim. Ancak sonrasında yapılan olağanüstü kurultayda 7 Temmuz 2013’de ilçe başkanı oldum. Arkadaşlarımla beraber Aliağa’ya, partimize hizmet etmeye başladık. Tam 4’5 yıldır Aliağa’nın ilçe başkanıyım. Tam 4’5 yıldır Aliağa’da zorlu bir siyasi yönetimin başında, zorlu bir şekilde Türkiye’nin küçük bir örneğini teşkil eden şehirde, Aliağa’ya ve partimize hizmet ediyoruz. Bir anlamda bir kamu görevi yürütüyoruz. Uzun bir özete gerek yok. Hatırlayacaksınız 2014 seçimlerinde partimiz kendi içinde yaşadığı bölünme ve ayrışma nedeniyle seçimleri kaybetti. 2014’te partimiz yaşadığı bu dağılma ve aday belirleme sürecindeki sıkıntı nedeniyle, bölünme nedeniyle kaybettikten sonra hem Aliağa için, hem Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki siyasi yönetim için oldukça zor günler, zor zamanlar geçirdik. Birinci görevimiz partimizin kendi içindeki ayrışmışlığı sona erdirmek, partimizi tekrar tek vücut haline getirmekti. Bunun için çalıştık. Hemen ardından gelen cumhurbaşkanlığı seçimi için partimizi tekrar bir araya toplayarak, sokağa taşıdık ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden, Aliağa’da o gün için son derece iyi bir sonuçla ipi göğüsledik. Partimizin kendi içinde toplanması sağlandı ve yönetimimizin sokakla iletişimi arttı. Her geçen gün onu ileriye taşıdık. Partililerimizin ve hemşehrilerimizin her türlü ihtiyaçlarında, sıkıntılarında, mutlu ve hüzünlü günlerinde yanlarında olduk. Onlarla birlikte dayanışma duyguları içinde olduk. Partimizin hemen 2015’te gelen ön seçimleri yapılarak hazırlanan milletvekilliği seçimlerinde, 7 Haziran seçimlerinde oylarımızı %37’ye taşıdık ki yerel seçimlerde oyumuz %20’ye düşmüş ve Aliağa’da 3. parti olmuştuk. Üzülünecek ve elbette çok dersler çıkarılacak bir süreçti. Peşinden gelen 1 Kasım seçimlerinde de partimizin oylarını %40lara taşıdık. Bütün bunların ardından 2015’te yapılan kongrede partimiz, samimi gayretimizi, parti için çalışmamızı ve çabamızı gördü ve oluşturduğumuz yönetimimizde yeniden, benim başkanlığımda görev verdi. Ben o zaman da teşekkür etmiştim, tekrar teşekkür ediyorum. Bu duygu gerçekten büyük bir onur, büyük bir mutluluk. Zira yaptıklarınızın karşılığının olması, yaptıklarınızın değer görmesi ve onların siz görev istediğinizde, yeniden sizin arkanızda bir güç olarak gelmesi son derece keyifli ve sevindirici. 2015’te bu şekilde aldığımız görevi bugün burada 2017’ye taşıdık. Ben 2017’de yeniden karşınızdayım ve yeniden, önümüzdeki dönem için görev istiyorum. Yaptığımız delege seçimleri sürecinde gördük ki; partimiz bu talebimizi bu arzumuzu uygun buluyor. Bugün biz de burada, tekrar sizden görev istedik. 2015-2017 arasındaki süreç, parti içinde yaraları sarmak, parti içinde düne ilişkin uzaklıklar, kırgınlıklar varsa onları gidermek, düne ilişkin son erozyonların ortadan kaldırılmasını sağlamakla geçirdiğimiz bir süreç oldu.
Bugün, 2017 kongresine geldiğimizde, 2017-2019 arasındaki siyasi sürece hazırlandığımız bu dönemde partimizi, Aliağa’da partimizi kendi içinde tek bir kişinin dışında kalmadığı, tek bir kişinin bile ayrışmadığı, tek bir kişinin bile partiden farklı düşünmediği, partinin başarısı için sokağa çıkmaya hazır olduğu, partinin başarısı için emek vermeye, katkı koymaya hazır olduğu bir tabloyu yarattık. Sevinerek görüyorum. Bugün bu kongreden çıkaracağımız yeni yönetimimizle, yarından itibaren Aliağa’nın geleceğini yeniden kurmak, Aliağa’nın geleceğini yeniden şekillendirmek ve Aliağa’nın hak ettiği bir yerel iktidara kavuşmasını sağlamak için sokağa çıkıp çalışmaya başlayacağız. Ve hiç kuşku yok ki, bu değişim sadece Aliağa ile sınırlı kalmayacak Türkiye’de yaşanacak büyük değişim için de Aliağa’dan en büyük katkıyı, Aliağa’dan en büyük desteği sağlamak üzere sokağa çıkıp, birlikte çalışmaya başlayacağız. Ben, 2015-2017 sürecinde yapmış olduğumuz çalışmaları burada size madde madde okumayacağım. Zaten yaptığımız çalışmaların ne olduğunu sizler de gördünüz. Kısaca söylemek gerekirse, hayatın her alanında hemşehrilerimizin bulunduğu her noktada, partimizin temsil edilmesi gereken her yerde, gerek ilçemizde, gerekse dışa dönük siyasi çalışmalarımızla, ilçemizdeki sendikalarımızla, hemşehri derneklerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla birlik içinde, beraberlik içinde, partimizin kadın kolları, gençlik kollarıyla ve bütün organlarıyla el ele, gönül gönüle, amaç birliği içinde, en küçük bir ayrışma, en küçük bir kopuş olmadan birlikte yürüdük. Partimizin bu dönemde yaptığı çalışmaların, geçmişte ulaşmakta eksik kaldığımız kesimlerle güçlü bir bağ kurmamıza, o kesimlerle kucaklaşmamıza ve olmadığımız yerlerde daha çok olmamızı sağladığına inanıyorum. Hiç kuşku yok ki bütün bunların toplamından partimize dönük ciddi bir destek de çıktığına inanıyorum. 2015-2017 çalışma sürecinin bu anlattıklarımın ışığında ölçülebilir sonuçlarını da sizlerle paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz 2015-2017 sürecine hazırlanırken önümüzde bir seçim görünmüyordu. Bir seçim olmadığını düşündüğümüz için de ve ben yeniden görev talep ederken, bir rehabilitasyon dönemi olmalı 2015-2017 diye düşünmüştüm. Az önce anlattığım gibi gitmediğimiz yerlere gittiğimiz, parti içinde varsa kırgınlıklar uzaklıklar giderdiğimiz partinin tek vücut, tek parça, tek güç haline gelmesini sağlayacağımız bir süreç olsun diye düşünmüştüm. Öyle de yaptık. Ancak bu süreçte çok önemli, çok büyük bir siyasi görevle karşı karşıya kaldık. Bunun da gereğini yaptık. Bizim açımızdan çok da güzel oldu. Aliağa açısından çok da güzel oldu. Neydi o? Cumhurbaşkanlığı sistemini getiren anayasa referandumu. Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen ve anayasa değişikliğiyle referanduma sunulan, kıl payı ve son derece tartışmalı bir şekilde, mühürsüz oy tartışmalarıyla, şaibeli sandık tartışmalarıyla, hala Türkiye gündeminde kalacak şekilde yapılan bir seçimle Türkiye kıl payı bir farkla cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen Türkiye’den başka hiç bir yerde karşılığı bulunmayan, ne olduğu belli olmayan bir sistemle Türkiye karşı karşıya kaldı. Biz bu süreçte bunun parlamenter demokratik cumhuriyetin sonunu getireceğinin, taraf olduğumuz tüm değerlerin özellikle demokrasi ve millet iradesinin ciddi anlamda zarar görmesine yol açacak bir yönetim şekli olacağını bildiğimiz ve düşündüğümüz için hayır dedik. Aliağa’da bütün Türkiye’de oluşan demokrasi cephesiyle birlikte, bütün Türkiye’de oluşan hayır cephesiyle birlikte, Aliağa’da Cumhuriyet Halk partisi olarak biz de çalışmalarımıza başladık. 18 Ocak günü başladığımız çalışmalarımızı, 16 Nisan günü sandık kapanıncaya kadar sürdürdük ve üç ay süren kapı kapı, kişi kişi, adrese dayalı, isme dayalı olarak sürdüğümüz çalışmamız sonucunda Aliağa’dan %66 oranında bir hayır sonucu çıkardık. %66 hayır hiç kuşku yok ki sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin oylarını temsil etmiyor. Hiç kuşku yok ki %66 hayır oyunun içinde hayır diyen Türkiye’nin tüm bileşenleri var. Aliağa’daki tüm bileşenleri var. Ama şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki bu süreçte, diğer bileşenlerin, hayır diyen diğer kesimlerin hakkını hiç bir şekilde yemeden, onların da hakkını temsil ederek söylemeliyim ki sokakta en güçlü şekilde Cumhuriyet Halk Partisi bulundu. Sokakta en örgütlü çalışmayı Cumhuriyet Halk Partisi yaptı ve yine o süreçte Aliağa’da hayır düşüncesi etrafında, parlamenter demokratik sistemi koruma düşüncesi etrafında, cumhuriyetin ve kurucu değerlerin sürdürülmesi düşüncesi etrafında birleşen tüm kesimlerle sıcak bir ilişki kurduk ve sürdürdük. %66 oranında Aliağa’dan bir hayır sonucu elde ettik. Aliağa’dan ortaya çıkan bu hayır sonucu Ak Partinin 1 Kasım 2015 seçimlerinde Aliağa’da %35 civarında oy aldığı düşünülürse, Ak Parti ve Mhp cephesinin de evet yönünde bir çalışma sürdürdüğü düşünülürse, bizim çalışmamızın karşılığını göstermesi açısından son derece önemlidir, son derece olumludur. Bu açıdan baktığımızda yani Ak Parti’nin oylarının altında bir “Evet”in çıktığı birkaç yerlerden birisidir Aliağa. Bu anlamda Chp’nin başını çektiği hayır bileşenlerini ortaya koyduğu, demokrasi taraftarı, cumhuriyet ve kurucu değerler taraftarı, çağdaşlık ve özgürlükler taraftarı grubun gücünü ortaya koyması açısından da son derece önemli ve değerlidir. 2015-2017 sürecinde söyleyebileceğimiz en önemli çalışma, diğer çalışmalarımızın yanında, günlük rutin siyasi çalışmalarımızın yanında budur. Peki bu referandum süreci neden önemli ve neden değerlidir? Bu referandum sonucu önümüzdeki süreçte Aliağa’da bir araya gelmeyi beceren demokrasi güçlerinin, bir araya gelmeyi beceren, birlikte iş yapmayı beceren özgürlükçülerin, cumhuriyetçilerin birlikte çalışmasının yolunu açacaktır diye düşünüyorum. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak önümüzdeki sürece ilişkin Aliağa’daki en önemli görevimiz, en önemli misyonumuz Aliağa’ya olan borcumuzu ödemek olacaktır. Ne demek Aliağa’ya olan borcumuz? Biz 2014 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediyesi elindeyken, kendi içimizde yaşadığımız bölünmeler nedeniyle genel siyasi tabloda burada, Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye seçimini kazanabileceği tabloda, elimizdeki belediyeyi ya da kazanma ihtimalimiz olan belediyeyi hiç hak etmeyen, hiç karşılığı olmayan, Aliağa’da karşılığı olmayan bir anlayışa verdik. Bu nedenle Aliağa’ya borçluyuz arkadaşlar. Biz Aliağa’ya borcumuzu ödemeliyiz. Çünkü emeğin kentine, çünkü Türkiye’nin dört bir tarafından gelen, kendi renkleriyle, kendi anlayışlarıyla, kendi kültürleriyle burada küçük bir Türkiye yaratan aliağalıların hak etmediği bir tablodur bu. Ayrıştıran, uzak tutan, hakka hukuka mesafeli, kamucu değil dar grupçu bir yönetim anlayışı bugün hepinizin bildiği gibi Aliağa’yı teslim almıştır. Hiç hak etmediği bir biçimde yönetime gelenler, yine hiç hak etmediği gibi bugün Aliağa’yı yönetmektedirler. Bu nedenle Aliağa’ya borcumuz var. Bugün yapılan bu haksız uygulamaların karşısında, hukuksuz uygulamaların karışışında kamu hakkını, kamu çıkarını savunarak, dik durarak Aliağa’ya borcumuzun bir kısmını ödemeye çalışıyoruz. Arkasından da hiç kuşkusu yok ki Aliağa’da yerel iktidarı yeniden kurarak, gerçekten herkesin kendini mutlu hissetttiği, gerçekten herkesin kendisini birinci sınıf vatandaş hissettiği, hiç kimsenin ayrıştırılmadığı, belediyenin kapılarının sonuna kadar halka açık olduğu bir yönetim kurarak, halkın beklentilerini, sokağın isteklerini duyan ve o yönde çalışan bir yönetim kurarak da, Aliağa’da düne ilişkin kötü izleri silerek de borcumuzun geri kalanını ödemiş olacağız. Hiç kuşku yok, siz de izliyorsunuz ben genel siyasete girmeden biraz yerel vurgularla, yerel örneklerle konuşmamı tamamlayacağım. Hiç kuşku yok ki genel siyasete ilişkin de söylenecekler ortadır. Türkiye bizim anlayışımıza bizim bakış açımıza göre giderek çağdaşlığı özgürlüğü demokrasiyi önemli ölçüde kaybetmiş, giderek çoğulculuktan tek adam iktidarına doğru kaymaktadır. Bunlarla ilgili hiç kuşku yok konuşmaları zaten vekillerimiz genel siyasete ilişkin değerlendirmelerini il başkanımız, il başkan yardımcılarımız ve konuklarımız sendika temsilcilerimiz yapacaktır. Onlara girmeden ben yerel motifli bir konuşma yapmak istiyorum. Aliağa Belediyesi’nin hakkında, çünkü biz burada yaşıyoruz ve en çok bundan etkileniyoruz, bundan konuşmak zorundayız. Aliağa Belediyesi hakkında, Aliağa Belediyesinin haksız, hukuksuz ve adaletsiz uygulamalarının hakkında söylenecek pek çok şey var. Hatırlayacaksınız yönetime geldiler ve birinci aylarında 104 kişiyi haksız yere, hukuksuz yere ve dayanaksız olarak işlerinden ettiler. Sonrasında kurmuş oldukları Aliağa’yı tanımayan bir yapı, Aliağa’yı tanımayan bir dar ekip, dışarıdan getirilmiş bir belediye başkanı, dışarıdan getirilmiş danışmanlardan oluşan yönetim kadrosu Aliağa’da herkesi sıraya geçirdi. Aliağa’da herkesi belediyenin kapısına asker etti ve normal belediyecilik işleri çerçevesinde alınacak vatandaşın hak, hukuku olan işler ile bir ulufe gibi dağıtıldı veya çok uzun süre bu işler görülmedi. Belediyenin gücü bir sopa olarak kullanılarak, sponsorluk adı altında bir sistem kuruldu. Belediye hizmetlerinin sponsorlar eliyle yaptırıldığı söylenildi. Aliağa neredeyse 3 yıla yakın bir süre bununla oyalandı, bununla uyutuldu. Ancak Aliağa’da yapılan işlere, Aliağa’da yapılan yatırımlara bakıldığında, belediye meclisi tarafından kurulan denetim komisyonu tarafından Aliağa belediyesinin hesapları incelendiğinde, hepsinin Aliağa belediyesinin kesesinden kasasından yapıldığı ortaya çıktı. Şimdi soru şu; Aliağa Belediyesi’nin kasasından ve kesesinden yapılan işler için sponsorlardan sağlanan destek nerededir? Rakamlarla soruyorum. 2014 yılında Aliağa Belediyesi 35 milyon lira borçla mevcut yeni yönetime devredilmiştir. Mevcut yeni yönetim, 35 milyon borç ve 29 milyon cari tahsil edilmeyi bekleyen alacakla devraldığına göre Aliağa Belediyesi’nin net borcu 6 milyon tl’dir. 2016 yılı sonu itibariyle Aliağa Belediyesi’nin net borcu belediye meclisine sunulan raporlardan görüyoruz 51 milyon liradır. Bugün bu rakamların çok daha farklı çok daha yüksek olduğu söyleniyor. Bunu da Nisan ayında, Mart ayında önümüze gelen raporlardan göreceğiz. Soruyorum 6 milyon lira eksiğiniz vardı. Borcu alacağı denkleştirdiğinizde borç 51 milyona geldiğine göre aradaki 45 milyon lira nerede? Aliağa Belediyesi’nin yaptığı yatırımlar ortada. Aliağa Belediyesi iki tam, iki yarım iş yapmıştır nedir onlar? 2017’deki asfaltlama çalışmalarını konuşmuyorum. Bir, Sanayi Sitesi düzenlemesi. İki, İzmir Caddesi düzenlemesi. Üç Avcı Ramadan düzenlemesi. Dört , Ağapark düzenlemesi.
Bu düzenlemelerin hepsi rekreasyon çalışmasıdır arkadaşlar. Hepsi sahada toprağın üstünde yapılan çalışmalardır.2 metre kazmamışsınız toprağı, toprağın altında bir şey döşememişsiniz. Yapılan işlerin maliyetinin az önce söylediğim artmış olan borcun yarısı bile olmadığını tahmin ediyorum. Tek tek oturalım dökelim yarısı bile değildir. Peki borcun geri kalan yarısı nereden geldi. Yetmez sponsorların yaptığı katkı nerede? Hani Nasreddin hocanın hikayesi var ya demiş hani kıyma burdaysa kedi nerede, kedi burdaysa kıyma nerede diye. Biz soruyoruz bunu. Gerçekten bu Aliağa belediyesinin hesap vermeyen kara deliğidir. Karanlık yanıdır. diğer tarafa gelelim bu Aliağa’nın kaynaklarının çar çur edildiği Aliağa’nın kaynaklarının nasıl yok edildiğini gösteren bir tablodur. Peki bütün bunlara rağmen her şey güllük gülistanlık mı? Hayır. Ortalama olarak belediye çalışanları maaşlarını 2 ay geriden alıyorlar. Zaman zaman 3 aya varıyor bu. Belediye çalışanlarının maaşlarını alamamasından kaynaklanan sıkıntıları artık sokaklarda konuşuluyor. Artık belediye çalışanları isyan ediyorlar. Ama bunu söyleyecek bir yetkili bulamıyorlar söyleyenler de biliyorsunuz hiç hoş muameleyle karşılaşmıyorlar. Aliağa Belediyesi bunca parayı harcarken bir yandan da fantezi projelerinin peşinde koşuyor. Bu içinde bulunduğumuz salon geçmişte biliyorsunuz bizim dönemimizde yapılan rekreasyon yatırımı değildir. Gördüğünüz gibi kocaman bir binadır. Burası bir sosyal kültürel tesisdi. Aliağa’nın sosyal kültürel ihtiyaçlarında toplantı organizasyon sinema salonu, kültürel etkinlik tiyatro gibi ihtiyaçlarda kullanılan, buranın dışında da düğün salonu olarak kullanılan işte kafe ve oyun salonları olan bir kompleksti. Bir gün karar verdiler burada Aliağa halkının hizmetine verilmiş olan binayı belediye binasına dönüştürdüler. Bina belediye binası olarak planlanmış bina olmadığı için belediyenin ihtiyaçlarını karşılamakta da bence yetersiz. Peki eski bina niye boşaltıldı. Eski binanın da belediye binası olarak ihtiyacı gidermediği iddia edildiği için boşaltıldı. Oysa eski bina metrekare olarak buradan daha büyüktü. Şimdi eksi bina yıkıldı alelacele yıkıldı buraya alelacele taşınıldı. Aliağa’nın merkezinde göbeğinde 4 aydır bir ceset yatıyor. Etrafı kapatılmış hiçbir şey yapılmayan yapılması da eldeki güç olanaklarıyla mümkün görünmeyen yapılacaksa da ne yapılacağı Aliağa halkı tarafından bilinmeyen yapılacaksa da eldeki güç olanaklarıyla hangi kaynaklarla yapılacağı bilinmeyen bir mezbelelik oldu orası. Arkadaşlar bir kentin hayatına dokunuyorsunuz bir adım atıyorsunuz kentin kaynaklarını boşuna harcıyorsunuz. Kentin ihtiyacı olan başka işler için kullanılan bir yeri kendi ihtiyacınızı karşılamaktan yoksun olduğu halde belediye binası haline getiriyorsunuz. Sonra da diyorsunuz ki ben vaatlerimin arasına zaten belediye binası yapmayı koymuştum diyorsunuz. Belediye binası yapmayı koyduysanız bu eski Aliağa halkının işine yarayan tesise neden göz koyuyorsunuz. Belediye binası yapacaksanız belediye binası yapılacak belediye hizmet alanları var götürür oraya yaparsınız. Aliağa halkına sormadan akşam yatıp sabah kalkan bir belediyecilik anlayışı Aliağa’nın ne yazık ki karabasanı olmuştur. Hemen benzer bir örnek Aliağa zeytinli parkının Aliağa’nın o canım büyük yeşil alanın, Aliağa’nın simgesi halindeki o dev parkın bir sabah dozerlerle greyderlerle ikiye bölünmesidir. Arkadaşlar bu konu geçtiğimiz mart ayında gündeme geldi ve 2017 mart ayı içinde Aliağa’nın zeytinli parkını neredeyse bir uçak pisti büyüklüğünde, otoban büyüklüğünde bir yolla ikiye ayırdılar. Bu konu 1 yıl kadar önce yine gündeme gelmiş ve biz Aliağa’da yeşile sevdalı Aliağa’ya sevdalı, Aliağa’nın geçmişine sevdalı yurttaşlarımızla birlikte karşı çıkmıştık, sivil toplum örgütlerimizle birlikte karşı çıkmıştık ve engellenmiştik.2017’nin Mart ayında Aliağa’nın o canım yeşil alanına girdiler asırlık zeytin ağaçlarının belki de birkaç asırlık zeytin ağaçlarının olduğu yeşilin her çeşidinin olduğu Aliağa’nın nefes aldığı o büyük parkı sabaha karşı kaçak göçek iş yapan insanların korkusuyla bir uçtan bir uca yardılar. Şimdi gördüğünüz gibi Aliağa’nın parkı 2ye bölündü. Üzerine devasa bir üst geçit kuruldu, kimsenin geçmediği ara sıra üstüne çıkıp insanların fotoğraf çektiği bir üst geçit oldu o. Ne o yapılan yolun ne de üst geçidin Aliağa’ya hiçbir yararı yok. Aliağa trafiği dün gibi yine içinden çıkılmaz halde. Bu yolun neden yapıldığını bilen yok. Sadece kendileri biliyorlar. Aliağa’yla halkla inatlaşarak bu yolu yaptılar. Gerek belediye binası gibi gerekse zeytinli park gibi Aliağa halkının hem hayatına dokunan hem yaşam tarzını etkileyecek olan hem de çevresine ve değerlerine zarar verecek olan her türlü müdahalenin mutlaka halka sorulması gerekir. Bizim belediyecilik anlayışımız CHP’nin ve sosyal demokratların belediyecilik anlayışı katılımcılıktan, halkın kendi kendisini yönetebileceği mekanizmaları kurmaktan yanadır. Ve bizim Aliağa’da kuracağımız bizim Aliağa’da yapacağımız belediyecilik de bu yönde olacaktır. Peki Aliağa halkının sözünü dinlemeyenler Aliağa’nın değerlerine sahip çıkıyorlar mı kendilerine emanet edilmiş servete kendilerine emanet edilen zenginliğe sahip çıkıyorlar mı? Hayır. Az önce bahsettiğim o kamucu olmayan, dar grupçu yapılanı sadece kendisi bilen belediyecilik aynı zamanda Aliağa’nın kendisine bırakılmış değerlerinin de bir şekilde elden çıkarmaya elden çıkarırken de bunun üzerine çeşitli hesaplar yaparak bunun üzerinden fayda elde etmeye dönük gayretlerin içine girmiştir. Ne olmuştur hepinizin izlediği hepinizin bildiği Aliağa Çaltılıdere köyündeki 600 dönümlük bir büyük arazinin satışından son anda haberdar olduk. Yine hepinizin hatırlanacağı gibi bu arazi hiçbir şekilde etik olmayan hukuki tarafı son derece tartışmalı ve hiç kuşku yok ki yandaş zengin etmeye ellerindeki kamu hakkını kendi yandaşlarına kendi tanıdıklarına devretmeye dönük bir satışa kurban ediliyordu. Haberdar olduk karşı çıktık. Yapılanı halkımıza anlattık. 1 ay 1.5 ay süren uzun bir tartışmanın uzun bir kamuoyu oluşturmanın sonucunda Aliağa’nın değerinin Aliağa’nın elinden çıkmasının önüne geçtik ve 600 metrekarelik bu kamu arazisi bugün yeniden Aliağa’nın Aliağa halkının malı ve orada CHP’nin yerel iktidarında Aliağa halkının yararlanabileceği son derece geniş imkanları yüksek bir rekreasyon alanı yaratmak da CHP’nin Aliağa yerel iktidarının görevi olsun. Peki ranta dönük belediye mülklerini rant hesaplarında kullanmaya dönük çalışmalarından vazgeçtiler mi hayır vazgeçmediler yine benzer çalışmalar içinde olduklarını biliyoruz yine benzer sonuçlar elde etmeye dönük çalışmalar yaptıklarını biliyoruz. Bunları da önümüzdeki günlerde kamuoyuyla halkımızla paylaşacağız. Bizim Aliağa’ya karşı borcumuz az önce de söylediğim gibi Aliağa’da yeniden hakkın hukukun tesis edildiği Aliağalıların yaşamaktan gurur duyduğu. Özgürlüklerin, hukukun adaletin doyasıya yaşandığı bir Aliağa’yı bir Aliağa yerel yönetimini Aliağa’ya vermektir. Bu borcumuzu da yerine getireceğiz. Bugün bu kongreden bir yönetim çıkaracağız birazdan yöneticilerimizle de sizin yönetici adaylarımızla da sizin huzuruna çıkacağız oylamadan önce. Gerçekten Aliağa’nın daha genç bir kadroyla daha yeni bir vizyonla yönetileceği bir dönemi başlattığımız da göreceksiniz bu yeni listemizde. Ben bundan sonraki süreçte tüm partililerimizle partimizin tüm unsurlarıyla geçmişte bir şekilde parti içi yarışlarda yan yana olmamış bütün kesimleriyle birlikte olma arzusu içinde olduğumuzu, birlikte olacağımızı bunun altyapısını hazırladığımızı ve varsa bize düşen görev onu da en güçlü şekilde bundan sonra da yapacağımızı ve yapmaya devam edeceğimizi buradan bütün partimle bütün Aliağa’yla paylaşıyorum. Bu nedenledir ki Aliağa artık CHP’nin tek başına olduğu CHP’nin kendi içinde güçlü bir yapı kurduğu yeni döneme yeni yönetime sonuna kadar güvenebilir. Ve biz bu yeni yönetimimizde de Aliağa’nın hakkettiği tabloyu yeniden kuracağız. Ben partililerimden özellikle rica ediyorum. Partimizin bütün unsurlarından bütün potansiyelinden özellikle rica ediyorum. Herkesin gönlünden bir şey geçebilir. Herkesin bir arzusu bir isteği olabilir. Ama sonuçta parti, partinin mekanizmaları partinin karar veren yöneticileri, mekanizmaları bir tercih de bulunacaklar. Yönetim kademeleri için bir tercih ortaya koyacaklar. Gerek seçimle gerek ön seçimle gerek eğilim yoklamasıyla, gerekse merkez atamasıyla. Hepimiz düne ilişkin yanlışları, düne ilişkin muhasebeleri gözümüzün önünde bulundurarak bundan sonra bu seçimlerin arkasında duracağız. Bu seçimlerin arkasında durmalıyız. Başka türlüsünün bir karşılığı olmadığını bugünün Aliağasında yaşayarak gördük. İki kez ders çıkardık çok önemli dersler. Biz bu derslerden yola çıkarak geleceğimizi doğru kurmak doğru kurgulamak zorundayız. Bu anlamda bugün bu salondan geride hiçbir kırgınlık hiçbir uzaklık bırakmadan çıkalım ve 2019un yerel iktidarın 2019un genel iktidarına hep birlikte el ele kol kola ve güçlü bir şekilde hazırlanalım. Ben bu duygularla geleceği yeniden ve birlikte güçlü bir şekilde Aliağa’ya borcumuzu yeniden ödeyecek şekilde kurma sözünü hep birlikte sizden alarak yeni döneme kol kola hep birlikte girerek Aliağa’ya borcumuzu ödeyeceğimiz bu kongrenin hepimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum”diyere konuşmasını bitirdi.
Kongrede bir konuşma yapan CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven ise Aliağa’da sağlanan birlik beraberliğe övgüde bulundu. Güven, “Birlik ve beraberliğimizi sağlarsak, bir diğer kongrede aramızda Aliağa Belediye Başkanı olarak bir arkadaşımız daha olur. 8 İlçede belediye başkanımız yok, bunun acısını yaşıyorum. Birliğimizi korursak, 2019’da halk iktidarını kurup, Türkiye’nin parlamenter sisteme, barış ve özgürlükler yoluna tekrar dönüş yolunu açabiliriz. CHP’liler bu özveriyi göstermekle sorumlu. 2 yıllık tarihi süreci çok iyi değerlendirmeli, tek yürek tek yumruk olmalıyız. Aksi takdirde başarılı olma şansımız yok. Eğer Türkiye’de hak hukuk olacaksa bunu başaracak olan CHP’lilerdir. Ben Aliağa’nın bu konudaki bilincine yürekten inanıyorum.” dedi. Güven, konuşmasının ardından partisinin diğer ilçe kongrelerine katılmak üzere salondan ayrıldı.
CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel ise kongre konuşmasında referandum döneminde yürütülen çalışma için partililere teşekkür etti. Sertel, “Referandum sırasında bize az oy çıkan köylerde kapı kapı gezerek, insanlara Türkiye’nin tek adam rejimine teslim edilmemesi gerektiğini anlatan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. İnanılmaz bir çalışma yürüttünüz. Örgütün öneminin bir kez daha ortaya çıktığı bir süreci yaşadık. Biz kapı çalarken, başkalarının kutu çalıp, kutular içerisinde milyon dolarlar götürdüğü bir dönemdeyiz. Bu yüzden haklı olmak yetmiyor. Haklı olduğumuzu halka anlatmalıyız.” diye konuştu. CHP'li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'nin müfettiş raporuyla görevden alınmasına da değinen Sertel, "Müfettiş raporu görevden almaya yetmez, mahkeme kararı gerekli. Herkes müfettiş raporuyla görevden alınsa ortada belediye başkanı kalmaz. Bunlar ülkeyi iç savaşa sürüklüyorlar “şeklinde ifadeler kullandı.
Konuşmaların tamamlanmasının ardından seçime gidildi. 247 delegenin 167’sinin oy kullandığı, 1 oyun gereçsiz, 1 oyun da boş sayıldığı seçimde mevcut Başkan Özcan Durmaz 165 oyla yeniden CHP Aliağa İlçe Başkanlığına seçildi
Aliağa Belediyesi Meclis ve Konferans Salonu’nda yapılan kongrede , Olağanüstü MYK toplantısı nedeniyle İstanbul’a gitmek zorunda kalan CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır’ın yerine kongrenin Divan Başkanlığı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, divan katipliklerini ise Pelin Evranos ile Hakan Turan yaptı.
Kongreye katılanlar arasında CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, CHP İl Başkanı Asuman Ali Güven, CHP İl Başkan Yardımcısı Utku Gümrükçü, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Gülsüm Filorinalı, CHP İl Eski Başkan Yardımcısı Ülkümen Rodoplu ve çok sayıda partili yer aldı. Kongreye Hakkari'nin Çukurca ilçesinde, geçen yıl teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Piyade Yüzbaşı Oğuz Özgür Çevik’in babası Recep Çevik de katıldı.
Balbay : “ Battal İlgezdi Biran önce görevinin Başına Dönmeli “
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, kongrenin açılış konuşmasında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınmasını eleştiren Balbay, “Battal İlgezdi bir an önce görevinin başına dönmelidir. Ataşehir Belediye Başkanımız, ‘hodri meydan, alnım ak’ diyor. Bu tablo bizde şu Anadolu deyimini çağrıştırıyor: ‘Hırsıza hırsız deme çuvalı başına geçirir.’ Bunu reddediyoruz. Bunu kabul etmeyeceğiz.” diye konuştu.
Durmaz , “ Ciddi Bir Destek Kazandık”
Balbay’ın ardından söz alan CHP İlçe Başkanı Özcan Durmaz, 4 buçuk yıldır Aliağa’da bir anlamda kamu görevi yürüttüğünü ifade etti. 4 buçuk yılı parti içi rehabilitasyon süreci, parti içinde barışın yeniden sağlandığı söyleyen Başkan Özcan Durmaz sözlerin şu şekilde devam etti “2012’de ilçe başkanlığı yarışında küçük bir oyla seçimi kaybetmiştim. Ancak sonrasında yapılan olağanüstü kurultayda 7 Temmuz 2013’de ilçe başkanı oldum. Arkadaşlarımla beraber Aliağa’ya, partimize hizmet etmeye başladık. Tam 4’5 yıldır Aliağa’nın ilçe başkanıyım. Tam 4’5 yıldır Aliağa’da zorlu bir siyasi yönetimin başında, zorlu bir şekilde Türkiye’nin küçük bir örneğini teşkil eden şehirde, Aliağa’ya ve partimize hizmet ediyoruz. Bir anlamda bir kamu görevi yürütüyoruz. Uzun bir özete gerek yok. Hatırlayacaksınız 2014 seçimlerinde partimiz kendi içinde yaşadığı bölünme ve ayrışma nedeniyle seçimleri kaybetti. 2014’te partimiz yaşadığı bu dağılma ve aday belirleme sürecindeki sıkıntı nedeniyle, bölünme nedeniyle kaybettikten sonra hem Aliağa için, hem Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki siyasi yönetim için oldukça zor günler, zor zamanlar geçirdik. Birinci görevimiz partimizin kendi içindeki ayrışmışlığı sona erdirmek, partimizi tekrar tek vücut haline getirmekti. Bunun için çalıştık. Hemen ardından gelen cumhurbaşkanlığı seçimi için partimizi tekrar bir araya toplayarak, sokağa taşıdık ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden, Aliağa’da o gün için son derece iyi bir sonuçla ipi göğüsledik. Partimizin kendi içinde toplanması sağlandı ve yönetimimizin sokakla iletişimi arttı. Her geçen gün onu ileriye taşıdık. Partililerimizin ve hemşehrilerimizin her türlü ihtiyaçlarında, sıkıntılarında, mutlu ve hüzünlü günlerinde yanlarında olduk. Onlarla birlikte dayanışma duyguları içinde olduk. Partimizin hemen 2015’te gelen ön seçimleri yapılarak hazırlanan milletvekilliği seçimlerinde, 7 Haziran seçimlerinde oylarımızı %37’ye taşıdık ki yerel seçimlerde oyumuz %20’ye düşmüş ve Aliağa’da 3. parti olmuştuk. Üzülünecek ve elbette çok dersler çıkarılacak bir süreçti. Peşinden gelen 1 Kasım seçimlerinde de partimizin oylarını %40lara taşıdık. Bütün bunların ardından 2015’te yapılan kongrede partimiz, samimi gayretimizi, parti için çalışmamızı ve çabamızı gördü ve oluşturduğumuz yönetimimizde yeniden, benim başkanlığımda görev verdi. Ben o zaman da teşekkür etmiştim, tekrar teşekkür ediyorum. Bu duygu gerçekten büyük bir onur, büyük bir mutluluk. Zira yaptıklarınızın karşılığının olması, yaptıklarınızın değer görmesi ve onların siz görev istediğinizde, yeniden sizin arkanızda bir güç olarak gelmesi son derece keyifli ve sevindirici. 2015’te bu şekilde aldığımız görevi bugün burada 2017’ye taşıdık. Ben 2017’de yeniden karşınızdayım ve yeniden, önümüzdeki dönem için görev istiyorum. Yaptığımız delege seçimleri sürecinde gördük ki; partimiz bu talebimizi bu arzumuzu uygun buluyor. Bugün biz de burada, tekrar sizden görev istedik. 2015-2017 arasındaki süreç, parti içinde yaraları sarmak, parti içinde düne ilişkin uzaklıklar, kırgınlıklar varsa onları gidermek, düne ilişkin son erozyonların ortadan kaldırılmasını sağlamakla geçirdiğimiz bir süreç oldu.
Bugün, 2017 kongresine geldiğimizde, 2017-2019 arasındaki siyasi sürece hazırlandığımız bu dönemde partimizi, Aliağa’da partimizi kendi içinde tek bir kişinin dışında kalmadığı, tek bir kişinin bile ayrışmadığı, tek bir kişinin bile partiden farklı düşünmediği, partinin başarısı için sokağa çıkmaya hazır olduğu, partinin başarısı için emek vermeye, katkı koymaya hazır olduğu bir tabloyu yarattık. Sevinerek görüyorum. Bugün bu kongreden çıkaracağımız yeni yönetimimizle, yarından itibaren Aliağa’nın geleceğini yeniden kurmak, Aliağa’nın geleceğini yeniden şekillendirmek ve Aliağa’nın hak ettiği bir yerel iktidara kavuşmasını sağlamak için sokağa çıkıp çalışmaya başlayacağız. Ve hiç kuşku yok ki, bu değişim sadece Aliağa ile sınırlı kalmayacak Türkiye’de yaşanacak büyük değişim için de Aliağa’dan en büyük katkıyı, Aliağa’dan en büyük desteği sağlamak üzere sokağa çıkıp, birlikte çalışmaya başlayacağız. Ben, 2015-2017 sürecinde yapmış olduğumuz çalışmaları burada size madde madde okumayacağım. Zaten yaptığımız çalışmaların ne olduğunu sizler de gördünüz. Kısaca söylemek gerekirse, hayatın her alanında hemşehrilerimizin bulunduğu her noktada, partimizin temsil edilmesi gereken her yerde, gerek ilçemizde, gerekse dışa dönük siyasi çalışmalarımızla, ilçemizdeki sendikalarımızla, hemşehri derneklerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla birlik içinde, beraberlik içinde, partimizin kadın kolları, gençlik kollarıyla ve bütün organlarıyla el ele, gönül gönüle, amaç birliği içinde, en küçük bir ayrışma, en küçük bir kopuş olmadan birlikte yürüdük. Partimizin bu dönemde yaptığı çalışmaların, geçmişte ulaşmakta eksik kaldığımız kesimlerle güçlü bir bağ kurmamıza, o kesimlerle kucaklaşmamıza ve olmadığımız yerlerde daha çok olmamızı sağladığına inanıyorum. Hiç kuşku yok ki bütün bunların toplamından partimize dönük ciddi bir destek de çıktığına inanıyorum. 2015-2017 çalışma sürecinin bu anlattıklarımın ışığında ölçülebilir sonuçlarını da sizlerle paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz 2015-2017 sürecine hazırlanırken önümüzde bir seçim görünmüyordu. Bir seçim olmadığını düşündüğümüz için de ve ben yeniden görev talep ederken, bir rehabilitasyon dönemi olmalı 2015-2017 diye düşünmüştüm. Az önce anlattığım gibi gitmediğimiz yerlere gittiğimiz, parti içinde varsa kırgınlıklar uzaklıklar giderdiğimiz partinin tek vücut, tek parça, tek güç haline gelmesini sağlayacağımız bir süreç olsun diye düşünmüştüm. Öyle de yaptık. Ancak bu süreçte çok önemli, çok büyük bir siyasi görevle karşı karşıya kaldık. Bunun da gereğini yaptık. Bizim açımızdan çok da güzel oldu. Aliağa açısından çok da güzel oldu. Neydi o? Cumhurbaşkanlığı sistemini getiren anayasa referandumu. Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen ve anayasa değişikliğiyle referanduma sunulan, kıl payı ve son derece tartışmalı bir şekilde, mühürsüz oy tartışmalarıyla, şaibeli sandık tartışmalarıyla, hala Türkiye gündeminde kalacak şekilde yapılan bir seçimle Türkiye kıl payı bir farkla cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen Türkiye’den başka hiç bir yerde karşılığı bulunmayan, ne olduğu belli olmayan bir sistemle Türkiye karşı karşıya kaldı. Biz bu süreçte bunun parlamenter demokratik cumhuriyetin sonunu getireceğinin, taraf olduğumuz tüm değerlerin özellikle demokrasi ve millet iradesinin ciddi anlamda zarar görmesine yol açacak bir yönetim şekli olacağını bildiğimiz ve düşündüğümüz için hayır dedik. Aliağa’da bütün Türkiye’de oluşan demokrasi cephesiyle birlikte, bütün Türkiye’de oluşan hayır cephesiyle birlikte, Aliağa’da Cumhuriyet Halk partisi olarak biz de çalışmalarımıza başladık. 18 Ocak günü başladığımız çalışmalarımızı, 16 Nisan günü sandık kapanıncaya kadar sürdürdük ve üç ay süren kapı kapı, kişi kişi, adrese dayalı, isme dayalı olarak sürdüğümüz çalışmamız sonucunda Aliağa’dan %66 oranında bir hayır sonucu çıkardık. %66 hayır hiç kuşku yok ki sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin oylarını temsil etmiyor. Hiç kuşku yok ki %66 hayır oyunun içinde hayır diyen Türkiye’nin tüm bileşenleri var. Aliağa’daki tüm bileşenleri var. Ama şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki bu süreçte, diğer bileşenlerin, hayır diyen diğer kesimlerin hakkını hiç bir şekilde yemeden, onların da hakkını temsil ederek söylemeliyim ki sokakta en güçlü şekilde Cumhuriyet Halk Partisi bulundu. Sokakta en örgütlü çalışmayı Cumhuriyet Halk Partisi yaptı ve yine o süreçte Aliağa’da hayır düşüncesi etrafında, parlamenter demokratik sistemi koruma düşüncesi etrafında, cumhuriyetin ve kurucu değerlerin sürdürülmesi düşüncesi etrafında birleşen tüm kesimlerle sıcak bir ilişki kurduk ve sürdürdük. %66 oranında Aliağa’dan bir hayır sonucu elde ettik. Aliağa’dan ortaya çıkan bu hayır sonucu Ak Partinin 1 Kasım 2015 seçimlerinde Aliağa’da %35 civarında oy aldığı düşünülürse, Ak Parti ve Mhp cephesinin de evet yönünde bir çalışma sürdürdüğü düşünülürse, bizim çalışmamızın karşılığını göstermesi açısından son derece önemlidir, son derece olumludur. Bu açıdan baktığımızda yani Ak Parti’nin oylarının altında bir “Evet”in çıktığı birkaç yerlerden birisidir Aliağa. Bu anlamda Chp’nin başını çektiği hayır bileşenlerini ortaya koyduğu, demokrasi taraftarı, cumhuriyet ve kurucu değerler taraftarı, çağdaşlık ve özgürlükler taraftarı grubun gücünü ortaya koyması açısından da son derece önemli ve değerlidir. 2015-2017 sürecinde söyleyebileceğimiz en önemli çalışma, diğer çalışmalarımızın yanında, günlük rutin siyasi çalışmalarımızın yanında budur. Peki bu referandum süreci neden önemli ve neden değerlidir? Bu referandum sonucu önümüzdeki süreçte Aliağa’da bir araya gelmeyi beceren demokrasi güçlerinin, bir araya gelmeyi beceren, birlikte iş yapmayı beceren özgürlükçülerin, cumhuriyetçilerin birlikte çalışmasının yolunu açacaktır diye düşünüyorum. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak önümüzdeki sürece ilişkin Aliağa’daki en önemli görevimiz, en önemli misyonumuz Aliağa’ya olan borcumuzu ödemek olacaktır. Ne demek Aliağa’ya olan borcumuz? Biz 2014 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediyesi elindeyken, kendi içimizde yaşadığımız bölünmeler nedeniyle genel siyasi tabloda burada, Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye seçimini kazanabileceği tabloda, elimizdeki belediyeyi ya da kazanma ihtimalimiz olan belediyeyi hiç hak etmeyen, hiç karşılığı olmayan, Aliağa’da karşılığı olmayan bir anlayışa verdik. Bu nedenle Aliağa’ya borçluyuz arkadaşlar. Biz Aliağa’ya borcumuzu ödemeliyiz. Çünkü emeğin kentine, çünkü Türkiye’nin dört bir tarafından gelen, kendi renkleriyle, kendi anlayışlarıyla, kendi kültürleriyle burada küçük bir Türkiye yaratan aliağalıların hak etmediği bir tablodur bu. Ayrıştıran, uzak tutan, hakka hukuka mesafeli, kamucu değil dar grupçu bir yönetim anlayışı bugün hepinizin bildiği gibi Aliağa’yı teslim almıştır. Hiç hak etmediği bir biçimde yönetime gelenler, yine hiç hak etmediği gibi bugün Aliağa’yı yönetmektedirler. Bu nedenle Aliağa’ya borcumuz var. Bugün yapılan bu haksız uygulamaların karşısında, hukuksuz uygulamaların karışışında kamu hakkını, kamu çıkarını savunarak, dik durarak Aliağa’ya borcumuzun bir kısmını ödemeye çalışıyoruz. Arkasından da hiç kuşkusu yok ki Aliağa’da yerel iktidarı yeniden kurarak, gerçekten herkesin kendini mutlu hissetttiği, gerçekten herkesin kendisini birinci sınıf vatandaş hissettiği, hiç kimsenin ayrıştırılmadığı, belediyenin kapılarının sonuna kadar halka açık olduğu bir yönetim kurarak, halkın beklentilerini, sokağın isteklerini duyan ve o yönde çalışan bir yönetim kurarak da, Aliağa’da düne ilişkin kötü izleri silerek de borcumuzun geri kalanını ödemiş olacağız. Hiç kuşku yok, siz de izliyorsunuz ben genel siyasete girmeden biraz yerel vurgularla, yerel örneklerle konuşmamı tamamlayacağım. Hiç kuşku yok ki genel siyasete ilişkin de söylenecekler ortadır. Türkiye bizim anlayışımıza bizim bakış açımıza göre giderek çağdaşlığı özgürlüğü demokrasiyi önemli ölçüde kaybetmiş, giderek çoğulculuktan tek adam iktidarına doğru kaymaktadır. Bunlarla ilgili hiç kuşku yok konuşmaları zaten vekillerimiz genel siyasete ilişkin değerlendirmelerini il başkanımız, il başkan yardımcılarımız ve konuklarımız sendika temsilcilerimiz yapacaktır. Onlara girmeden ben yerel motifli bir konuşma yapmak istiyorum. Aliağa Belediyesi’nin hakkında, çünkü biz burada yaşıyoruz ve en çok bundan etkileniyoruz, bundan konuşmak zorundayız. Aliağa Belediyesi hakkında, Aliağa Belediyesinin haksız, hukuksuz ve adaletsiz uygulamalarının hakkında söylenecek pek çok şey var. Hatırlayacaksınız yönetime geldiler ve birinci aylarında 104 kişiyi haksız yere, hukuksuz yere ve dayanaksız olarak işlerinden ettiler. Sonrasında kurmuş oldukları Aliağa’yı tanımayan bir yapı, Aliağa’yı tanımayan bir dar ekip, dışarıdan getirilmiş bir belediye başkanı, dışarıdan getirilmiş danışmanlardan oluşan yönetim kadrosu Aliağa’da herkesi sıraya geçirdi. Aliağa’da herkesi belediyenin kapısına asker etti ve normal belediyecilik işleri çerçevesinde alınacak vatandaşın hak, hukuku olan işler ile bir ulufe gibi dağıtıldı veya çok uzun süre bu işler görülmedi. Belediyenin gücü bir sopa olarak kullanılarak, sponsorluk adı altında bir sistem kuruldu. Belediye hizmetlerinin sponsorlar eliyle yaptırıldığı söylenildi. Aliağa neredeyse 3 yıla yakın bir süre bununla oyalandı, bununla uyutuldu. Ancak Aliağa’da yapılan işlere, Aliağa’da yapılan yatırımlara bakıldığında, belediye meclisi tarafından kurulan denetim komisyonu tarafından Aliağa belediyesinin hesapları incelendiğinde, hepsinin Aliağa belediyesinin kesesinden kasasından yapıldığı ortaya çıktı. Şimdi soru şu; Aliağa Belediyesi’nin kasasından ve kesesinden yapılan işler için sponsorlardan sağlanan destek nerededir? Rakamlarla soruyorum. 2014 yılında Aliağa Belediyesi 35 milyon lira borçla mevcut yeni yönetime devredilmiştir. Mevcut yeni yönetim, 35 milyon borç ve 29 milyon cari tahsil edilmeyi bekleyen alacakla devraldığına göre Aliağa Belediyesi’nin net borcu 6 milyon tl’dir. 2016 yılı sonu itibariyle Aliağa Belediyesi’nin net borcu belediye meclisine sunulan raporlardan görüyoruz 51 milyon liradır. Bugün bu rakamların çok daha farklı çok daha yüksek olduğu söyleniyor. Bunu da Nisan ayında, Mart ayında önümüze gelen raporlardan göreceğiz. Soruyorum 6 milyon lira eksiğiniz vardı. Borcu alacağı denkleştirdiğinizde borç 51 milyona geldiğine göre aradaki 45 milyon lira nerede? Aliağa Belediyesi’nin yaptığı yatırımlar ortada. Aliağa Belediyesi iki tam, iki yarım iş yapmıştır nedir onlar? 2017’deki asfaltlama çalışmalarını konuşmuyorum. Bir, Sanayi Sitesi düzenlemesi. İki, İzmir Caddesi düzenlemesi. Üç Avcı Ramadan düzenlemesi. Dört , Ağapark düzenlemesi.
Bu düzenlemelerin hepsi rekreasyon çalışmasıdır arkadaşlar. Hepsi sahada toprağın üstünde yapılan çalışmalardır.2 metre kazmamışsınız toprağı, toprağın altında bir şey döşememişsiniz. Yapılan işlerin maliyetinin az önce söylediğim artmış olan borcun yarısı bile olmadığını tahmin ediyorum. Tek tek oturalım dökelim yarısı bile değildir. Peki borcun geri kalan yarısı nereden geldi. Yetmez sponsorların yaptığı katkı nerede? Hani Nasreddin hocanın hikayesi var ya demiş hani kıyma burdaysa kedi nerede, kedi burdaysa kıyma nerede diye. Biz soruyoruz bunu. Gerçekten bu Aliağa belediyesinin hesap vermeyen kara deliğidir. Karanlık yanıdır. diğer tarafa gelelim bu Aliağa’nın kaynaklarının çar çur edildiği Aliağa’nın kaynaklarının nasıl yok edildiğini gösteren bir tablodur. Peki bütün bunlara rağmen her şey güllük gülistanlık mı? Hayır. Ortalama olarak belediye çalışanları maaşlarını 2 ay geriden alıyorlar. Zaman zaman 3 aya varıyor bu. Belediye çalışanlarının maaşlarını alamamasından kaynaklanan sıkıntıları artık sokaklarda konuşuluyor. Artık belediye çalışanları isyan ediyorlar. Ama bunu söyleyecek bir yetkili bulamıyorlar söyleyenler de biliyorsunuz hiç hoş muameleyle karşılaşmıyorlar. Aliağa Belediyesi bunca parayı harcarken bir yandan da fantezi projelerinin peşinde koşuyor. Bu içinde bulunduğumuz salon geçmişte biliyorsunuz bizim dönemimizde yapılan rekreasyon yatırımı değildir. Gördüğünüz gibi kocaman bir binadır. Burası bir sosyal kültürel tesisdi. Aliağa’nın sosyal kültürel ihtiyaçlarında toplantı organizasyon sinema salonu, kültürel etkinlik tiyatro gibi ihtiyaçlarda kullanılan, buranın dışında da düğün salonu olarak kullanılan işte kafe ve oyun salonları olan bir kompleksti. Bir gün karar verdiler burada Aliağa halkının hizmetine verilmiş olan binayı belediye binasına dönüştürdüler. Bina belediye binası olarak planlanmış bina olmadığı için belediyenin ihtiyaçlarını karşılamakta da bence yetersiz. Peki eski bina niye boşaltıldı. Eski binanın da belediye binası olarak ihtiyacı gidermediği iddia edildiği için boşaltıldı. Oysa eski bina metrekare olarak buradan daha büyüktü. Şimdi eksi bina yıkıldı alelacele yıkıldı buraya alelacele taşınıldı. Aliağa’nın merkezinde göbeğinde 4 aydır bir ceset yatıyor. Etrafı kapatılmış hiçbir şey yapılmayan yapılması da eldeki güç olanaklarıyla mümkün görünmeyen yapılacaksa da ne yapılacağı Aliağa halkı tarafından bilinmeyen yapılacaksa da eldeki güç olanaklarıyla hangi kaynaklarla yapılacağı bilinmeyen bir mezbelelik oldu orası. Arkadaşlar bir kentin hayatına dokunuyorsunuz bir adım atıyorsunuz kentin kaynaklarını boşuna harcıyorsunuz. Kentin ihtiyacı olan başka işler için kullanılan bir yeri kendi ihtiyacınızı karşılamaktan yoksun olduğu halde belediye binası haline getiriyorsunuz. Sonra da diyorsunuz ki ben vaatlerimin arasına zaten belediye binası yapmayı koymuştum diyorsunuz. Belediye binası yapmayı koyduysanız bu eski Aliağa halkının işine yarayan tesise neden göz koyuyorsunuz. Belediye binası yapacaksanız belediye binası yapılacak belediye hizmet alanları var götürür oraya yaparsınız. Aliağa halkına sormadan akşam yatıp sabah kalkan bir belediyecilik anlayışı Aliağa’nın ne yazık ki karabasanı olmuştur. Hemen benzer bir örnek Aliağa zeytinli parkının Aliağa’nın o canım büyük yeşil alanın, Aliağa’nın simgesi halindeki o dev parkın bir sabah dozerlerle greyderlerle ikiye bölünmesidir. Arkadaşlar bu konu geçtiğimiz mart ayında gündeme geldi ve 2017 mart ayı içinde Aliağa’nın zeytinli parkını neredeyse bir uçak pisti büyüklüğünde, otoban büyüklüğünde bir yolla ikiye ayırdılar. Bu konu 1 yıl kadar önce yine gündeme gelmiş ve biz Aliağa’da yeşile sevdalı Aliağa’ya sevdalı, Aliağa’nın geçmişine sevdalı yurttaşlarımızla birlikte karşı çıkmıştık, sivil toplum örgütlerimizle birlikte karşı çıkmıştık ve engellenmiştik.2017’nin Mart ayında Aliağa’nın o canım yeşil alanına girdiler asırlık zeytin ağaçlarının belki de birkaç asırlık zeytin ağaçlarının olduğu yeşilin her çeşidinin olduğu Aliağa’nın nefes aldığı o büyük parkı sabaha karşı kaçak göçek iş yapan insanların korkusuyla bir uçtan bir uca yardılar. Şimdi gördüğünüz gibi Aliağa’nın parkı 2ye bölündü. Üzerine devasa bir üst geçit kuruldu, kimsenin geçmediği ara sıra üstüne çıkıp insanların fotoğraf çektiği bir üst geçit oldu o. Ne o yapılan yolun ne de üst geçidin Aliağa’ya hiçbir yararı yok. Aliağa trafiği dün gibi yine içinden çıkılmaz halde. Bu yolun neden yapıldığını bilen yok. Sadece kendileri biliyorlar. Aliağa’yla halkla inatlaşarak bu yolu yaptılar. Gerek belediye binası gibi gerekse zeytinli park gibi Aliağa halkının hem hayatına dokunan hem yaşam tarzını etkileyecek olan hem de çevresine ve değerlerine zarar verecek olan her türlü müdahalenin mutlaka halka sorulması gerekir. Bizim belediyecilik anlayışımız CHP’nin ve sosyal demokratların belediyecilik anlayışı katılımcılıktan, halkın kendi kendisini yönetebileceği mekanizmaları kurmaktan yanadır. Ve bizim Aliağa’da kuracağımız bizim Aliağa’da yapacağımız belediyecilik de bu yönde olacaktır. Peki Aliağa halkının sözünü dinlemeyenler Aliağa’nın değerlerine sahip çıkıyorlar mı kendilerine emanet edilmiş servete kendilerine emanet edilen zenginliğe sahip çıkıyorlar mı? Hayır. Az önce bahsettiğim o kamucu olmayan, dar grupçu yapılanı sadece kendisi bilen belediyecilik aynı zamanda Aliağa’nın kendisine bırakılmış değerlerinin de bir şekilde elden çıkarmaya elden çıkarırken de bunun üzerine çeşitli hesaplar yaparak bunun üzerinden fayda elde etmeye dönük gayretlerin içine girmiştir. Ne olmuştur hepinizin izlediği hepinizin bildiği Aliağa Çaltılıdere köyündeki 600 dönümlük bir büyük arazinin satışından son anda haberdar olduk. Yine hepinizin hatırlanacağı gibi bu arazi hiçbir şekilde etik olmayan hukuki tarafı son derece tartışmalı ve hiç kuşku yok ki yandaş zengin etmeye ellerindeki kamu hakkını kendi yandaşlarına kendi tanıdıklarına devretmeye dönük bir satışa kurban ediliyordu. Haberdar olduk karşı çıktık. Yapılanı halkımıza anlattık. 1 ay 1.5 ay süren uzun bir tartışmanın uzun bir kamuoyu oluşturmanın sonucunda Aliağa’nın değerinin Aliağa’nın elinden çıkmasının önüne geçtik ve 600 metrekarelik bu kamu arazisi bugün yeniden Aliağa’nın Aliağa halkının malı ve orada CHP’nin yerel iktidarında Aliağa halkının yararlanabileceği son derece geniş imkanları yüksek bir rekreasyon alanı yaratmak da CHP’nin Aliağa yerel iktidarının görevi olsun. Peki ranta dönük belediye mülklerini rant hesaplarında kullanmaya dönük çalışmalarından vazgeçtiler mi hayır vazgeçmediler yine benzer çalışmalar içinde olduklarını biliyoruz yine benzer sonuçlar elde etmeye dönük çalışmalar yaptıklarını biliyoruz. Bunları da önümüzdeki günlerde kamuoyuyla halkımızla paylaşacağız. Bizim Aliağa’ya karşı borcumuz az önce de söylediğim gibi Aliağa’da yeniden hakkın hukukun tesis edildiği Aliağalıların yaşamaktan gurur duyduğu. Özgürlüklerin, hukukun adaletin doyasıya yaşandığı bir Aliağa’yı bir Aliağa yerel yönetimini Aliağa’ya vermektir. Bu borcumuzu da yerine getireceğiz. Bugün bu kongreden bir yönetim çıkaracağız birazdan yöneticilerimizle de sizin yönetici adaylarımızla da sizin huzuruna çıkacağız oylamadan önce. Gerçekten Aliağa’nın daha genç bir kadroyla daha yeni bir vizyonla yönetileceği bir dönemi başlattığımız da göreceksiniz bu yeni listemizde. Ben bundan sonraki süreçte tüm partililerimizle partimizin tüm unsurlarıyla geçmişte bir şekilde parti içi yarışlarda yan yana olmamış bütün kesimleriyle birlikte olma arzusu içinde olduğumuzu, birlikte olacağımızı bunun altyapısını hazırladığımızı ve varsa bize düşen görev onu da en güçlü şekilde bundan sonra da yapacağımızı ve yapmaya devam edeceğimizi buradan bütün partimle bütün Aliağa’yla paylaşıyorum. Bu nedenledir ki Aliağa artık CHP’nin tek başına olduğu CHP’nin kendi içinde güçlü bir yapı kurduğu yeni döneme yeni yönetime sonuna kadar güvenebilir. Ve biz bu yeni yönetimimizde de Aliağa’nın hakkettiği tabloyu yeniden kuracağız. Ben partililerimden özellikle rica ediyorum. Partimizin bütün unsurlarından bütün potansiyelinden özellikle rica ediyorum. Herkesin gönlünden bir şey geçebilir. Herkesin bir arzusu bir isteği olabilir. Ama sonuçta parti, partinin mekanizmaları partinin karar veren yöneticileri, mekanizmaları bir tercih de bulunacaklar. Yönetim kademeleri için bir tercih ortaya koyacaklar. Gerek seçimle gerek ön seçimle gerek eğilim yoklamasıyla, gerekse merkez atamasıyla. Hepimiz düne ilişkin yanlışları, düne ilişkin muhasebeleri gözümüzün önünde bulundurarak bundan sonra bu seçimlerin arkasında duracağız. Bu seçimlerin arkasında durmalıyız. Başka türlüsünün bir karşılığı olmadığını bugünün Aliağasında yaşayarak gördük. İki kez ders çıkardık çok önemli dersler. Biz bu derslerden yola çıkarak geleceğimizi doğru kurmak doğru kurgulamak zorundayız. Bu anlamda bugün bu salondan geride hiçbir kırgınlık hiçbir uzaklık bırakmadan çıkalım ve 2019un yerel iktidarın 2019un genel iktidarına hep birlikte el ele kol kola ve güçlü bir şekilde hazırlanalım. Ben bu duygularla geleceği yeniden ve birlikte güçlü bir şekilde Aliağa’ya borcumuzu yeniden ödeyecek şekilde kurma sözünü hep birlikte sizden alarak yeni döneme kol kola hep birlikte girerek Aliağa’ya borcumuzu ödeyeceğimiz bu kongrenin hepimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum”diyere konuşmasını bitirdi.
Güven, “8 İlçede Belediye Başkanımız Yok Bunun acısını yaşıyoruz ”
Kongrede bir konuşma yapan CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven ise Aliağa’da sağlanan birlik beraberliğe övgüde bulundu. Güven, “Birlik ve beraberliğimizi sağlarsak, bir diğer kongrede aramızda Aliağa Belediye Başkanı olarak bir arkadaşımız daha olur. 8 İlçede belediye başkanımız yok, bunun acısını yaşıyorum. Birliğimizi korursak, 2019’da halk iktidarını kurup, Türkiye’nin parlamenter sisteme, barış ve özgürlükler yoluna tekrar dönüş yolunu açabiliriz. CHP’liler bu özveriyi göstermekle sorumlu. 2 yıllık tarihi süreci çok iyi değerlendirmeli, tek yürek tek yumruk olmalıyız. Aksi takdirde başarılı olma şansımız yok. Eğer Türkiye’de hak hukuk olacaksa bunu başaracak olan CHP’lilerdir. Ben Aliağa’nın bu konudaki bilincine yürekten inanıyorum.” dedi. Güven, konuşmasının ardından partisinin diğer ilçe kongrelerine katılmak üzere salondan ayrıldı.
Atila Sertel : “ Haklı Olduğumuzu Halka Anlatmalıyız”
CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel ise kongre konuşmasında referandum döneminde yürütülen çalışma için partililere teşekkür etti. Sertel, “Referandum sırasında bize az oy çıkan köylerde kapı kapı gezerek, insanlara Türkiye’nin tek adam rejimine teslim edilmemesi gerektiğini anlatan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. İnanılmaz bir çalışma yürüttünüz. Örgütün öneminin bir kez daha ortaya çıktığı bir süreci yaşadık. Biz kapı çalarken, başkalarının kutu çalıp, kutular içerisinde milyon dolarlar götürdüğü bir dönemdeyiz. Bu yüzden haklı olmak yetmiyor. Haklı olduğumuzu halka anlatmalıyız.” diye konuştu. CHP'li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'nin müfettiş raporuyla görevden alınmasına da değinen Sertel, "Müfettiş raporu görevden almaya yetmez, mahkeme kararı gerekli. Herkes müfettiş raporuyla görevden alınsa ortada belediye başkanı kalmaz. Bunlar ülkeyi iç savaşa sürüklüyorlar “şeklinde ifadeler kullandı.
Konuşmaların tamamlanmasının ardından seçime gidildi. 247 delegenin 167’sinin oy kullandığı, 1 oyun gereçsiz, 1 oyun da boş sayıldığı seçimde mevcut Başkan Özcan Durmaz 165 oyla yeniden CHP Aliağa İlçe Başkanlığına seçildi