24 Kasım'ın Pes Etmeyen Kahramanları
Türkiye’nin dört bir yanı pes etmeyen kahraman öğretmenlerin hikayeleriyle dolu
Editör: Aliağa Medya
23 Kasım 2019 - 13:32
Türkiye’nin dört bir yanı pes etmeyen kahraman öğretmenlerin hikayeleriyle dolu. Öyle ki; onları ne engeller yıldırabiliyor ne de coğrafyanın sert koşulları… Tek bir öğrencinin hayatına dokunabilmek yeterli onlar için. Hepsinin gerçekleştirdiği mucizeler, yönünü değiştirdiği hayatlar var. Kimi nota bile bilmeyen köy okulundaki çocukları konservatuara hazırladı, kimi hayatında bilgisayar görmemiş çocuklardan teknoloji şampiyonları çıkardı. Kimi ise çobanlık yapmaktan başka şansı olmayan gençlerin kaderini değiştirdi…
Maltepe Üniversitesi, Türkiye’nin fedakar öğretmenlerine vefa borcunu ödemek için 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde “Pes Etmeyen Kahramanlar”ın başarı hikayelerini ölümsüzleştiriyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle geçen yılın ardından bu sene de İzmir, Muş ve Şırnak’ta suyun akışını değiştiren öğretmenler bulundu, öğrencilerin kaderini değiştiren öğretmenlerin başarı sırları ortaya çıkarıldı…
Anadolu’da görev yapan fark yaratan öğretmenlerin yarattıkları eğitim mucizeleri üç kısa film ile ekrana taşındı. Üç ayrı şehirde günler süren çekimlerde kameranın karşısına geçen öğrenciler, kahramanlarının hikayelerini ve değişen hayatlarını anlattı. Maltepe Üniversitesi, 2018 yılında da Anadolu’nun dört bir yanında, zorluklara ve yokluklara rağmen pes etmemiş öğretmenlerin peşine düşmüş, altı ayrı film ile bu hikayeleri ekrana taşımıştı.
Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar, idealleri yolunda çalışan ve öğrencisinin kaderini değiştiren tüm öğretmenlerin birer hayat mimarı olduklarını söyledi. Karasar “Öğretmen sadece bilgiyi aktaran değil, öğrencisindeki cevheri açığa çıkaran ve o cevheri işleyendir. Çocuklarımızın geleceği, öğretmenlerimizin ellerindedir. Fark yaratan öğretmenlerin hikayelerini kısa filme çekerek, Türkiye’nin tüm cefakar ve fedakâr öğretmenlerine adamayı amaçladık” dedi.
İşte o öğretmenler ve hayatları değişen öğrencilerin hikayeleri…
Gözleri engel olmadı…
Muş’un Yarpuzlu Köyü Ortaokulu’nda görev yapan, yüzde 99 görme engelli Caner Keser’i, 10 yaşındaki öğrencisi İlknur Kılıç anlattı. Keser, engelli tayini hakkından yararlanmayarak Doğu’daki köy okullarında görev yapmayı kendi isteği ile seçen, idealist bir müzik öğretmeni. Öğrencilerine müziğin gücüyle yaklaşıyor, nota dahi bilmeyen çocukları eğiterek konservatuvar sınavlarını kazanmalarını sağlıyor.
Muş’un Yarpuzlu Köyü’nde de hayatında ilk kez müzik öğretmeni gören çocuklarla koro kurdu, nota öğretti. Üstelik köye sazını ve piyanosunu getirtti, ilk kez enstrüman gören çocukların dünyasına ışık oldu.
5. Sınıf öğrencisi İlknur Kılıç, “Öğretmenimiz engelli olmasına rağmen biz hiçbir engel hissetmedik. O söylerdi, biz yazardık. Müziği o kadar çok sevdim ki, köyümüzde lise olmamasına rağmen Muş’taki güzel sanatlar lisesine hazırlanıyorum. Büyüdüğünde Caner öğretmeninin izinden gidip, müzik öğretmeni olmak istiyorum.” diyor.
Çobanlıktan öğretmenliğe…
Şırnak’ın Balveren Beldesi’nde bir grup gönüllü köy öğretmeninin yarattığı mucizeyi ise; babası gibi çobanlık yapacakken, artık bir üniversite öğrencisi olan, öğretmen adayı Sevda Bayık anlattı.
90 metrekarelik bir ahırı kendi imkanlarıyla kütüphaneye çeviren Balverenli gönüllü öğretmenler, beldenin kaderini değiştirdi. Liseyi bitirdikten sonra hayvancılıktan geçim sağlayan ailelerine yardım etmekten başka seçenekleri olmayan gençleri ikna ederek bu kütüphaneye getiren öğretmenler, yoğun bir üniversite sınavı hazırlık programı yürütüyor.
Şırnak Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün destek verdiği kütüphanenin gönüllü öğretmenleri Umut Bayram, Aydın Fidan, Orhan Artuç, Halide Yıldız, Aysel Yıldız, Rıdvan Artuç ve Fuat Sidar’ın hayali; beldenin tüm çocuklarının üniversite diploması alıp, meslek sahibi olması. Bu uğurda yıllardır gençleri üniversite giriş sınavına hiç bir maddi karşılık almadan hazırlıyorlar.
Kütüphane öğretmenlerinden Orhan Artuç, “Biz köyümüze bir hizmette bulunmak istedik. Kendi imkanlarımızla sıra, tahta, kitap ve testleri temin ettik. Üniversiteye her yıl 20-25 öğrenci gönderiyoruz. Haftada beş gün çocuklarımız burada ders görüyor. Çocuklarımızı üniversiteli yapıyoruz” dedi.
Dünyanın en iyi 50 öğretmeninden biri…
İzmir’in Gaziemir ilçesinde daha çok dar gelirli ailelerin yaşadığı bir mahallede bulunan Anafartalar İlkokulu’nu adeta baştan yaratan Okul Müdürü Okul Müdürü Samet Başkonuş’u ise, 11 yaşındaki öğrencisi Ali Demir anlattı.
Başkonuş, yıkık dökük okul binasını bağışlarla baştan aşağı yeniletti, kütüphane, spor ve sanat atölyeleri açtı, hayatlarında bilgisayar görmemiş çocukları robotik, web tasarım ve kodlama yarışmalarında Türkiye şampiyonu yaptı. Avrupa’da 300 okulla işbirliği yaparak, öğrencilerinin dünyaya açılmasını sağladı. Semtteki Suriyeli çocukları okula kayıt ettirdi. Sokakta yaşayan 1200’den fazla çocuğa projeleriyle ulaştı. Ve ‘Eğitimin Nobel’i olarak anılan Global Öğretmen Ödülü’nün 2019 yılı finalistleri arasına girerek ‘Dünyanın En İyi 50 Öğretmeni’nden biri seçildi.
Başkonuş, başarısının sırrını şu sözlerle anlatıyor: “Bu okulda, bu mahallede okuyan, bu semtin öğrencilerinin hiçbirisinin; özel okullarda okuyan herhangi bir öğrenciden tek bir eksiği yok. Ben bir öğretmen olarak sadece eğitimde fırsat eşitliği oluşturmaya çalışıyorum. Meslektaşlarına tavsiye etmek istediğim; öğretmenlerin çocukları sevmeleridir. Çocukların gözündeki ışığı görmeye çalışmalarıdır. Çocuğun içerisindeki cevheri dışarıya çıkarmasıdır.”
"Zorlu şartlarda pes etmedim okudum”
Görme engelli öğretmen Cafer Tatlı, Aliağa’nın Helvacı Mahallesi’nde bulunan Helvacı Ortaokulu’nda Türkçe derslerine giriyor. 29 yaşında, üç kardeşi olan ve ailesi ile birlikte yaşayan, henüz ilk tayin yerinde görev yapan Cafer Tatlı , görme engelini kendi uğraşları ile aşarak her gün öğrencilerine ders veriyor.
Görme engelliler için özel kabartmalı yazı ile hazırlanan Türkçe kitabından dokunma yolu ile okuyabilen ve derslerine hazırlanan Cafer Tatlı, derse girerek birikimlerini öğrencilerine aktarıyor.
Okuma yazma bilmeyen bir anne ve babanın çocuğu olan Cafer Tatlı, ilkokul yıllarında bir memurun, babasının dilekçe yazmasına yardımcı olmaması üzerine öğretmen olma kararını vererek, pes etmeden çalışıp öğretmen oldu. Tatlı “Öğretmen olmaya ilkokul 4. sınıfta karar verdim. Annem ve babam okuma yazma bilmiyorlardı. 4. Sınıfta okurken, bir gün babamla bir kuruma gitmiştik. Bu kurumda birtakım işlemler yapmak gerekiyordu. Orada çalışan memur, bize dilekçe yazmamızı söyledi. Babamın okuma yazması olmadığı için, memurdan yazmasını rica etti. Memur arkadaş da sert çıkış yaparak, ‘bizim hiç işimiz yok da, sizin dilekçe yazma işinizle mi uğraşacağız, gidin bir yerlerde yazdırın’ dedi . Bu söz bana çok dokundu, eğer babamın okuma yazması olsaydı, daha farklı muamele görürdü diye düşündüm. Eve gittiğimde karar verdim; benim okuyarak, üniversiteyi bitirerek bir meslek sahibi olmam gerekmekte idi. Görme engeli olduğum için her mesleği yapamayacaktım. Benim yapabileceğim meslek olarak öğretmenliği tercih ettim. Liselerde rehber öğretmen olmak istiyordum. Benim gözlem gücüm çok kuvvetliydi, insanları iyi tanıyordum, fakat benim üniversite sınavına girdiğim dönem rehberlik bölümü eşit ağırlıkla öğrenci alınıyordu. Ben de planımda değişiklik yaparak, Türkçe dersini de sevdiğimden dolayı, Türkçe öğretmeni olmayı karar verdim” dedi.